Gezegenin Geleceği

Günümüzde kurumların gündeminde, düşük karbon kullanımı, enerji verimliliği, yenilenebilir kaynaklar, ısı tasarrufu, eko-inovasyon ve geri dönüşüm gibi kavramlar var.  Şirketler artık iş planlama ve karar verme süreçlerine, hatta günlük faaliyetlerine bu uygulamaları dahil ediyor bunların "Sürdürülebilirlik" için gerek şartı olduğunu artık biliyorlar. Sürdürülebilir gelecek için yeşile odaklanan iş dünyası "Yeşil Tesisler Konferansı"nda buluşuyor. 5 – 6 Ekim"de ikinci kez düzenlenecek olan Yeşil Tesisler Konferansı"nda karbon ekonomisinden enerji verimliliğine kadar geniş bir perspektifte "Yeşil İş Dünyasının Kuralları" masaya yatırılacak. Yeşil Tesisler Konferansı bütün toplantılarda olması gereken şekilde sıfır karbon gerçekleştirilecek. Konferans uluslararası standartlara göre karbon ayak izini ölçecek ve sıfırlanan karbonun doğrulması yapılacak. Konferans, sürdürülebilir bir çevre oluşturmanın yalnızca iyi bir kurumsal birey olmakla elde edilemeyeceğinin, başarının ancak doğal kaynaklarımızın sürdürülebilirliği ile mümkün olacağına içtenlikle inanan tüm tarafları bir araya getirmeyi hedefliyor. Hayırlara vesile olsun diyelim.

 

Yılda 200 günü güneşli geçen Türkiye, güneş enerjisi kapasitesinin binde 1 inden bile faydalanamıyor. Enerjide dışa bağımlılığı yüzde 72 olan Türkiye’nin yıllık enerji ihtiyacı 200 TWh (Teravat saat). Nükleer enerji için yasaları ardı ardına çıkartırken ve tarihi güzellikler barajlar altında kalırken, Yenilenebilir Enerji Kanunu’ndaki değişiklikler ise bir türlü meclis gündemine giremedi. Türkiye’de güneş enerjisinin kurulu gücü 4 megavatı geçmiyor ve halen bir tane bile güneş enerjisi santrali yok. Oysa ülkemizin yıllık güneş enerjisi potansiyeli 500 TWh, rüzgâr enerjisi potansiyeli ise 450 TWh. Bu alanlara yatırım yapılmasıyla Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı sona erer, ancak böyle bir hedef bile konmuş değil. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Derneği (GENSED) Yönetim Kurulu Başkanı Levent Gülbahar, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelini iyi kullanmadığını söyleyerek Almanya’yı örnek gösteriyor. Güneş enerjisi kullanımında dünyada ilk sırada yer alan Almanya, güneşlenme süresi olarak Türkiye’nin yarısı kadar potansiyele sahip. Oysa 9 bin 380 Mw’lık kurulu güneş enerjisi gücüne, 2010’un ilk üç ayında 3 bin 400 Mw daha eklediler. Yılda 2 bin 738 saatlik potansiyele sahip Türkiye ise ‘güneşin ülkesi, ama gölgede çalışıyor’. Yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli Türkiye kadar yüksek olan bir ülkenin hâlâ fosil yakıtlarda ve nükleerde ısrar etmesine bir anlam veremediğini vurgulayan Gülbahar, “Bu bir kültür eksikliğinin ve en önemlisi dünyamızın, çevremizin ve çocuklarımızın geleceğinin düşünülmediğinin en güzel göstergesi” dedi.

 

Körfez ülkelerinden Kuveyt, 2022 yılına kadar dört nükleer enerji reaktörü inşa etmeyi planlıyor. Kuveyt Milli Nükleer Enerji Komitesi genel sekreteri Ahmed Bişara, ihtimalleri değerlendirdiklerini ve Ocak ayına kadar nükleer yol haritasının hazır olacağını söyledi. Petrol ihraç eden ülkeler organizasyonu (OPEC) üyeleri arasındaki beşinci en büyük petrol üreticisi olan Kuveyt in, bin megawatlık dört reaktör inşa edeceği belirtiliyor. Birleşik Arap Emirlikleri geçen Aralık ayında Güney Koreli bir firma ile 20 milyar dolarlık nükleer enerji anlaşması imzalamıştı. Batı’da nükleer tesisler inşa edilmezken niye arap ülkelerine nükleer enerji dayatılıyor, niye güneş santralleri öncelikli değil? www.acikradyo.com.tr / 14 Eylül 2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR