Nükleere mola, hükümete çağrı

Japon şirket TEPCO`nun Sinop`taki nükleer santral görüşmelerinden çekilmesi nükleer karşıtlarını sevindirdi. Ancak çevreciler, şirketin vazgeçmesinin yetmeyeceğini, asıl siyasi otoritenin nükleer politikasını değiştirmesi gerektiğini söylüyor.

 

Hükümet Mersin Akkuyu ve Sinop’ta nükleer enerji santralı kurmayı planlıyor. Sinop’ta planlanan santralla ilgili olarak Japonya’yla görüşme yapılıyordu. Ancak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, çarşamba günü, nükleer enerji santralı ihalesine işletici olarak teklif veren Japon TEPCO firmasının süreçten çekildiğini açıkladı. TEPCO, Japonya’da meydana gelen felaketteki Fukuşima Nükleer Santralı’nın da işletmecisiydi. TEPCO sözcüsü, Japonya’da deprem ve tsunami felaketinden sonra meydana gelen kaza nedeni ile Fukuşima’ya odaklanmak zorunda olduklarını vurguladı. Yıldız da TEPCO’nun çekildiğini açıklarken “Japonya hükümeti müzakerelere devam etmek istediklerini belirtti. Yeni bir model teklif edeceklerini belirttiler. Biz daha fazla zaman kaybetmek istemiyoruz. İhtiyaçlarımızı zamanında karşılamak üzere tedbirlerimizi alacağız” dedi.

 

Çevreci örgütler TEPCO’nun çekilmesine sevinse de gözleri asıl hükümetin kararında.

 

Sinop Çevre Platformu Yürütme Kurulu üyesi Metin Gürbüz: “TEPCO santral yapmama kararı almıştı. Kendilerine yapmayacağı santralı Sinop’a nasıl yapacaklardı? Tabii bu gelişme sevindirici de olsa Sinop’a artık santral yapılmayacağı anlamına gelmiyor. Başka şirket talip olacaktır. Önemli olan siyasi iktidarın kararı. İktidarın, nükleer enerji projelerini durdurması gerekiyor. Nükleere karşı baskı var. Almanya doğru karar verdi. Türkiye kamuoyu daha bu düzeyde değil. Japonya’da yaşanan felaket Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin sanırım yorgunluk dönemine denk geldi. Japonya’daki felaketin ardından gerekli tepki gösterilemedi.”

 

Çevre Mühendisleri Odası: “ Fukuşima felaketinden sonra Japonya 2050 yılına kadar nükleer santrallerının tamamını kapatacağını belirtti. Nükleer enerjiyi yoğun şekilde kullanan Fransa gibi AB üyesi ülkeler de vazgeçme eğiliminde. Ancak Enerji Bakanı Taner Yıldız, Japonya hükümeti ile görüşmelerin sürdüğünü ve nükleer santralın Sinop’ta kurulması için çalışmaların devam ettiğini belirtti. Nükleer santraldan vazgeçen ülkeler, geri kalmış teknolojilerini diğer ülkelere kaydırarak kâr elde etmeye çalışıyor. Hükümet bu gerçeği görerek bir an önce riskli enerji santrallarını ülkemizde kurmaktan vazgeçmeli. Ülkemizin bu kirli ve geri kalmış teknolojiyle zaman kaybetmemesi, enerji planlamasını yapması, mevcut alt yapısını çevresel sorunları gözeterek yapılandırması gerekmekte.”

 

Gecikmiş bir karar

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu Pınar Aksoğan: “ Japonya’nın Fukuşima’dan aldığı ders, mevcut nükleer santrallarını 2050 yılına kadar kapatma kararı almasına sebep oldu. TEPCO kazanın ardından şeffaflıktan uzak bir tavır sergiledi ve radyasyon seviyeleri konusunda eksik ve yanlış bilgi verdi. Türkiye ise kazadan sadece üç ay sonra sicili bozuk TEPCO ile görüşmelere devam etti. Son gelinen noktada ise görüşmeleri sonlandıran taraf TEPCO oldu. Hükümetin bu kararı aylar önce almış olması gerektiğini söylemiştik. Türkiye bundan sonra ne Japonya ne de başka ülkeler ile nükleer santral görüşmelerine devam etmeli. Türkiye gibi yüksek rüzgâr ve güneş potansiyeline sahip bir ülke bir an önce kendi teknolojisini geliştirmeli, hatta transfer etmeli ve yenilenebilir enerjiler ile daha fazla istihdam yaratarak sağlıklı bir ekonomik büyüme sağlamalıdır.”

 

Türkiye Yeşiller Partisi’nden Ümit Şahin: “Fukuşima’dan sonra dünyada ikinci büyük nükleer endüstriye sahip Japonya nükleerden vazgeçti. Türkiye hâlâ ‘gelecek nükleerde’ derse dünya gerçeklerinden ne kadar uzakta olduğuna kanıtlar. TEPCO, nükleer riskin ekonomik maliyetinin de fazla olduğunu gördü. TEPCO gibi şirketler sürekli batacak. Japonya nükleerden vazgeçti, Almanya da öyle. Fransa da vazgeçerse Türkiye nereden destek alacak? Rusya, Çin ve Hindistan’dan mı?”.

 

Roth: Türkiye bölge için kurtarıcı olabilirdi

Alman Yeşiller Eşbaşkanı Claudia Roth, güneş ve rüzgârı Almanya’dan daha fazla olan Türkiye’nin bu kaynaklarını kullanmak yerine nükleere yönelmesi için “Oysa Türkiye bölgede kurtarıcı olabilirdi” dedi.

Türkiye’ye geçen hafta tutuklu gazeteci Ahmet Şık’ı ziyaret etmek için gelen Roth ile çevre üzerine konuştuk. Türkiye’nin özellikle nükleer enerji santralları konusundaki politikasını eleştiren Roth, Almanya’nın nükleer enerjiden vazgeçme sürecini şöyle özetledi:

 

“Almanya’da 30-35 yıldır nükleer karşıtı bir hareket var. Nükleer santralların 2040-2050’ye kadar devam etmesi öngörülünce inanılmaz bir tepki doğdu. Yüz binlerce insan sokaklara çıktı. Sonbaharda uzatma süreleriyle ilgili karar verildiği sırada Fukuşima felaketi oldu. Bu felaket sonrası bir yüksek teknoloji ülkesi olan Japonya’da nükleere devam edilemeyeceği görüldü. Almanya’nın nükleerden vazgeçmesinin bir diğer nedeni de, 58 yıl sonra ilk kez Yeşiller’in bir eyalette seçimleri kazanması oldu. İlk yeşil başbakan seçildi. Bu bir şoktu. Hükümet de vazgeçti.”

 

Bu kararın yeterli olmayacağını savunan Roth, “Çok güçlü olarak yenilenebilir enerji mevzuuna girmemiz lazım. Güneş, rüzgâr ve su... Yeni nükleer santral kurma düşüncesi tamamen bitti” dedi.

 

Türkiye konusundaki gelişmeler karşısında şok geçirdiğini anlatan Roth, şöyle devam etti: “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Evdeki tüp de patlayabilir’ sözü inanılmaz. Akkuyu deprem bölgesi. Askeri kullanım olup olmadığından da şüpheliyim. Askeri ile sivil kullanımı ayırabilmek mümkün değil. Bir diğer şaşırma nedenim ise Türkiye yenilenebilir enerji konusunda örnek olabilir. Türkiye’de Almanya’dan fazla rüzgâr ve güneş var. Türkiye örnek olsaydı yeni istihdam kaynakları yaratacaktı. Tüm bölgeyi petrol ve nükleerden kurtarmış olurdu.” (İstanbul)

www.radikal.com.tr / çevre

06 Ağustos 2011

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR