Türkiye`de PV güneş enerjisi sistemleri

Türkiye, PV teknolojisinin yaygın olarak kullanıldığı Avrupa ülkelerine nazaran daha uzun süreli güneşlenmeye maruz kalmaktadır.

 

Türkiye, PV teknolojisinin yaygın olarak kullanıldığı Avrupa ülkelerine nazaran daha uzun süreli güneşlenmeye maruz kalmaktadır. Bu da kurulacak sistemlerden alınacak verimi artıran önemli bir faktördür, zira Türkiye’de ve Almanya’da kurulacak aynı kapasitedeki sistemler arasında enerji üretimi farkı yaklaşık 1.5 kat olacaktır.

 

PV (fotovoltaik) modülleri, güneş ışığından elektrik üreten, silikon bazlı statik sistemlerdir. Silikon bazlı hücre adı verilen parçaların seri bağlanması ile bir modül, modüllerin bir araya getirilmesi ile de sistem kurulumu yapılır. Fotovoltaik prensibine uygun olarak modüllerin üzerinde doğrudan akım oluşması ve bir invertör cihazı ile doğrudan akımın ALTERNATİF akıma çevrilmesi ve şebekeye aktarılması ile evlerde kullanılabilecek enerji üretimi yapılmış olur. Standart bir PV bazlı güneş enerjisi sisteminin elemanları modül, invertör, bağlantı kutusu ve şebekeye bağlantı panosu şeklinde sıralanabilir. Sistemin kapasitesi ve şebekeye bağlı olup olmayışı yeni elemanların eklenmesini de gerektirebilir.

 

Fotovoltaik teknolojisinin ortaya çıkması 19. yüzyılın başlarında iken aktif olarak kullanımı uzaya gönderilen cihazların enerjisini sağlamak adına 1950’lere, temiz ve yenilenebilir enerji olarak kullanım adına ise 1980’lere dayanır. 2011 itibariyle dünyada toplam yaklaşık 40GW değerinde sistem kurulumu mevcuttur, bunun yarısından fazlası da Almanya öncülüğünde yapılmıştır. PV modül üretiminde de lider ülke Çin olarak öne çıkmaktadır, şayet dünya pazarında bulunan modüllerin yaklaşık %80’i Çin menşeli firmalar tarafından üretilmektedir. Sektörün önde gelen araştırma kurumlarının tahminlerine göre, önümüzdeki yıllarda PV kurulumlarına olan dünya talebi doğrusal şekilde artacaktır.

 

Türkiye’de PV üretimi ve kurulu güç

Türkiye’de ilk PV modülü üretiminin oluşması 2000’lerdedir. Günümüzde Türkiye’de PV modül satışı ve kurulumu çeşitli büyüklüklerde birçok şirket aracılığıyla yapılmaktayken, modülün üretimini üstlenmiş olan sadece belli başlı şirketler bulunmaktadır. PV modülünün en önemli parçası olan hücrenin üretiminin olmayışı, Türkiye’de PV modül üretiminin olmasını engelleyici faktörlerden biri olarak sayılabilir.

 

Türkiye’de 8 Ocak 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan yenilenebilir enerji kanununa göre güneş enerjisi sistemleri ile üretilen elektrik, devlet tarafından alım garantisine tabidir. Buna göre güneş enerjisi sistemlerinin ürettiği kWh saat başına 13.3 USD cent verilmekte, sistem elemanlarında yerli malı kullanıldığında ise buna ek destekler sağlanmaktadır.

 

Ülke çapında toplam kurulu güç, ne yazık ki tam olarak hesaplanamamaktadır. Bu durum, üretim lisansı sürecinin yeni tanıtılmasından ve kurulu sistemlerin büyük çoğunlukta yer yer çatı kurulumları olmasından kaynaklanmaktadır. Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED)’in yaptığı araştırmaya göre Türkiye çapında toplam kurulu güç 3-5MW arası olarak tahmin edilmektedir. Avrupa Fotovoltaik Endüstrisi Derneği (EPIA)’nin yaptığı tahminlere göre Türkiye’de toplam kurulu gücün 2020 itibariyle 20GW a ulaşacağı ve PV sistemlerinin yaygınlığının (penetrasyonunun) yaklaşık %16 civarında olacağı öngörülmektedir.

 

PV alanında devlet desteği

“Feed in Tariff” olarak adlandırılan teşvik mekanizmaları, yenilenebilir enerji sistemlerinin ürettiği enerji için devletin sunduğu bir alım garantisidir. Teşvik kullanımı trendini popüler hale getiren Almanya, 1990’lı yıllarda evsel ve fabrika kurulumlarına verdiği alım garantisi ile Avrupa’da PV sektörünün değer kazanmasını sağladı. Bu gelişmenin ardından çeşitli Avrupa ülkeleri, Avrupa Birliği çevresel kriterlere uyum sürecine de girişle birlikte çeşitli gelecek hedefleri planladı ve kendi teşvik sistemlerini yürürlüğe koydu. Günümüzde güneş enerjisine teşvik rakamları ilk yürürlükteki değerlerden daha düşük olsa da, özellikle evsel kurulumların yapılmasını cazip hale getirmektedir. Teşvik mekanizması kullanan belli başlı ülkeler Almanya, İtalya, İspanya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve Bulgaristan olarak sayılabilir.

 

Türkiye’de de 8 Ocak 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan yenilenebilir enerji kanununa göre güneş enerjisi sistemleri ile üretilen elektrik, devlet tarafından alım garantisine tabidir. Buna göre güneş enerjisi sistemlerinin ürettiği kWh saat başına 13.3 USD cent verilmekte, sistem elemanlarında yerli malı kullanıldığında ise buna ek destekler sağlanmaktadır. PV hücre eklenmemek kaydıyla modüllerin Türkiye’de üretilmesi sonucunda verilen toplam destek kWh başına 16 USD cent’i bulmaktadır. Bu destek mekanizması sistemin kurulumundan itibaren 10 yıl geçerli olup, ek desteklerin geçerliliği kurulumun ilk 5 yılı içindir.

 

Yenilenebilir enerji kanunu ile belirtilmiş rakamlara dayanarak Türkiye’de kurulacak PV sistemlerinin kendini yaklaşık olarak 8-12 yıl içerisinde amorti ettiği bağımsız denetleme kuruluşları tarafından hesaplanmaktadır. An itibariyle güneş enerjili yenilenebilir enerji sistemleriyle ilgilenen yatırımcılar için bu teşvik miktarı genel olarak alçak bulunmaktadır. Gerek kurulacak güce kapasite sınırı getirilmesi, gerekse teşvik değerlerinin göreceli olarak Avrupa ülkelerindeki değerlerden düşük tutulması, İtalya ve İspanya gibi yüksek teşvik değerlerinin verildiği ülkelerde yaşanan hezeyanın önlenmesi ve piyasanın kontrolü için alınan önlemler olarak göze çarpmaktadır.

 

Enerji ihtiyacının yaklaşık %75’lik kısmını yurtdışından elde eden Türkiye için güneş enerjili sistemler uygun bir çözüm oluşturmaktadır. Türkiye, solar PV kurulumuna elverişli alanlarının tümünü kullandığında, toplam enerji ihtiyacımızı karşılamakla kalmayıp yurtdışına elektrik satışı yapacak hale gelecek konumdadır.

 

Üretici lisansı, lisanssız kurulumlar ve elektrik satışı

Yenilenebilir enerji kanununda belirtilen bir diğer nokta, yüksek kapasiteli güneş enerjisi sistemlerinin kurulması ile ilgilidir. Buna göre 500kWp üzerinde olan kurulumların yapılabilmesi için yatırımcının üretici lisansı alması gerekmektedir. Üretici lisansı alımı konusunda yönetmelikler henüz tamamlanmamış olup, sonuçlanmasının 2012 başında olacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan lisanslı PV üretiminde toplam kurulu güç 2016 yılına kadar 600MW ile sınırlandırılmıştır. Üretici lisansına ve kurulacak sahaya sahip yatırımcılar açık ihale yöntemiyle bu miktardan pay alabilecek, kurulum için yasal işlemleri başlatabilecektir.

 

500kWp altında güç değeri olan sistemlerde üretici lisansına gerek duyulmamaktadır. Bu da evsel kurulumların yapılabilmesi konusunda sağlanmış bir fırsattır.

 

Evlere yapılan kurulumlarda sistem sahibi tükettiğinden fazla elektrik üretiyorsa, bu miktarı dağıtıcı şirketler aracılığıyla devlete alım garantisinden faydalanarak satabilmektedir. Bu da tüketim sayacının yanında üretilen enerjiyi gösteren sayacın takılmasıyla gerçekleştirilir. Üretim ve tüketim farkına göre fazla varsa elektrik dağıtım şirketi bu miktara denk ödemeyi yapmaktadır. Aksi halde üretilen enerji hesaba katılarak elektrik faturası düzenlenmektedir.

 

Sektörün gelişimi ve beklentiler

 

Enerji potansiyeli

Türkiye, PV teknolojisinin yaygın olarak kullanıldığı Avrupa ülkelerine nazaran daha uzun süreli güneşlenmeye maruz kalmaktadır. Bu da kurulacak sistemlerden alınacak verimi artıran önemli bir faktördür, zira Türkiye’de ve Almanya’da kurulacak aynı kapasitedeki sistemler arasında enerji üretimi farkı yaklaşık 1.5 kat olacaktır.

 

Üretim beklentileri

Türkiye’de PV hücre üretimi bulunmamaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri yüksek kapasiteli PV modül üretiminin olmayışı ve bu yüzden hücre üretiminin finansal açıdan makul olmayışıdır. Öte yandan hücre üretiminin var olmayışı da potansiyel PV üreticilerini düşündüren bir faktördür.

 

PV hücresinin hammaddesi olan silikonun fiyatları gün geçtikçe düşmekte, bu da hem hücre hem de modül fiyatlarını aşağıya çekmektedir. Hücrenin maliyet açısından modülde yaklaşık %75’lik bir paya sahip olmasından ötürü, bu fiyat düşüşleri hem modül hem de sistem fiyatları düşüşü konusunda etkili olacak, hem de sistemin kendini amorti etme süresini kısaltacaktır.

 

Enerji bağımsızlığı ve yatırım imkanları

Enerji ihtiyacının yaklaşık %75’lik kısmını yurtdışından elde eden Türkiye için güneş enerjili sistemler uygun bir çözüm oluşturmaktadır. Türkiye, solar PV kurulumuna elverişli alanlarının tümünü kullandığında, toplam enerji ihtiyacımızı karşılamakla kalmayıp yurtdışına elektrik satışı yapacak hale gelecek konumdadır.

 

Silikon fiyatlarının düşüşü ve elektrik fiyatlarının da düzenli olarak artışı göz önüne alındığında, günümüzde 8-12 yıl olarak belirlenen amorti etme süresinin tek basamaklı sayılara düşmesi beklenmektedir. ANEL (best dergisinden alıntıdır)

www.guneshaber.net

18.02.2012

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR