Güneşe bakarken biyokütleyi unutma!
Bir zamanlar borsa için olmuştu. Sırtında bir çuval parayla İstanbul’a gelip adı, getirisi, yapısı v.b. hiçbir şeye bakmadan borsadan kâğıt almaya çalışan nice insanlar duydum ve bazılarıyla da tanıştım.
Aynı garip yaklaşım, neresi olusa olsun ama “koçanında” İstanbul yazan arsa almak için dolaşan nafile yatırımcılar için de söz konusuydu bir zamanlar...
Sonra bir HES çılgınlığı başladı. Sevgilisine HES alanlar mı dersiniz? 10+ yılda geri dönmesi muhtemel santrallara dünyanın parasını ödeyenler mi dersiniz...
Bir ara adı, sanı, kalitesi ne olursa olsun ama adı bilgisayar olsun diye Türkiye bilgisayar çöplüğüne dönmüştü.
Şimdi de bir “güneşe akın” durumu söz konusu.
Peki, megavatı 1 milyon Euro diye neredeyse pazarda satılan güneş santrallarında neler oluyor? Yatırımcı halen sersem tavuk gibi mi davranıyor? Parayı aslında neye yatırıyoruz?
Santrallara yatırım yaparken verim, üretim, bölge, güneşlenme şiddet ve süresi, yatırımın geri dönüşü v.b. göz önüne alınıyor mu?
Öncelikle güneş santrallerinin (diğer elemanları da önemli olsa da), ana maliyetini oluşturan PV (güneş pili) nedir, nasıl yapılmaktadır, açıklamaya çalışalım.
Ağırlıklı olarak kristalin malzemey ile üretilen PV paneller, aslında bir sürü optik uygulamada da kullanılan silica`dan üretiliyor. Ana hammadde bildiğiniz kum olsa da, günümüzde oldukça gelişmiş ve çok pahalı bir yatırım silica üretmek...
Fiber optik kablonun kütüğünü üreten Siecor (şimdi Corning Cable) fabrikasını ziyaret etmiş şanslı biri olarak, yatırım bedelinin milyar dolarlar mertebesinde olduğunu söylemek yeterli olacaktır sanırım.
Ürün maliyetlerini göz önüne aldığımızda ise Energy&Environmental Science dergisinde (2013, 6, 2811) yayımlanan ve ABD ile Çin arasında PV panel üretim maliyetlerinin incelendiği bir makalede şu öngörüler yer alıyordu:
1 - 2012 yılında ABD’de 1.19 $/W ve Çin’de 0.91 $/W olan ortalama satış fiyatlarında, maliyetin yaklaşık %54’nü oluşturan yonga ve göze maliyeti, ileri teknolojiler uygulanmasıyla uzun vadede ABD`de 0.64 $/W ve Çin’de 0.62 $/W’a düşecek; yonga ve göze maliyetleri toplamda %55’e yükselecek.
2 - 2012 yılında yerli katkı olarak ortaya çıkan modül ve diğer hizmetler bedelinin oranı %46 iken, uzun vadede bu oran %45’e düşecek.
Yani, çok kaba bir değerlendirmeyle, PV panel yatırımının %55’i yonga ve göze üreticine gitmektedir.
Peki kimdir bu yonga ve göze, yani güneş pili üreticileri?
PV hücresi için silica üreten firmalar:
1 - Elkem: Bu bir Norveç firması. Ancak 2011 yılında China National Bluestar Group Co. Ltd. (Bluestar), tarafından 2 milyar $’a satın alındı.
2 - JFE Holdings, Inc. (JFE): Bir Japon firması; NKK ve Kawasaki Steel Corporation tarafından 2002 yılında kuruldu.
3 - Nitol Solar: Bir Rus firması; 2008 yılında değeri 1 milyar $ olarak belirlendi.
4 - Renewable Energy Corporation (REC): Bir Norveç firması.
5 - SunEdison: Bir ABD firması.
6 - Wacker Chemie AG: 1914 yılında kurulmuş bir Alman aile firması.
7 -+ Tokuyama Corporation: Bir Japon firması.
Ben bu listeyi açık kaynaklardan aldım. Belki derinlemesine bir araştırma yapılırsa, birkaç ufak firma daha eklenebilir. Ama sonuçta, bütün dünyada yapılan yatırımın %55’i doğrudan bu 7-10 firmaya gidiyor.
Bize bu yatırımları yapan firmalar da işte bu yukarıdaki firmalardan alıyorlar ana malzemeyi. Bize yatırım yapanlar kimler derseniz, 2014 yılı sıralamasına göre şöyle:
PV panel üreten 10 büyük firma (2014) :
1 - Trina Solar
2 - Yingli Solar
3 - Canadian Solar
4 - Jinko Solar
5 - JA Solar
6 - Sharp
7 - Renesola
8 - First Solar
9 - Hanhwa SolarOne
10 - Sunpower ve Kyocera
Yukarıdaki tabloları güncellemek istersek;
Source: GTM Research PV Pulse, November 2014
Bu kaynakta, ABD`nin maliyetinin 0.68 $/W iken Çin’in maliyetinin 0.5 $/W olduğu; diğer bir deyişle 2012 yılında yapılan 0.64 $/W ve 0.62 $/W tahminlerinin, Çin lehine ve ABD aleyhine açıldığı anlaşılıyor.
Burada değişmeyen tek şey vardır: Yonga ve göze maliyetleri hemen hemen aynı kalırken, yerli olarak yapılabilecek kısımlar gitgide daralmaktadır.
Şimdi kurulan güneş santrallarında bir seçicilik var mı? Yoksa ve korkarım, ucuz olsun da ne olursa olsun diye aynı şey mi yapılıyor?
Bunların bakım-onarımlarının maliyetleri düşünülüyor mu? Çünkü, güneş santrallarında ana malzeme PV ve dönüşüm sistemleri... Değişim bire-bir olmak zorunda...
Güneş santralarında verim de başka bir sorun... PV’lerin %18-20 diye söylenilen veriminden söz etmiyorum.
GES, 1 milyon Euro/MW yatırımla, yılda 1.2 GWh elektrik üretecek diye hesaplanıyor kabaca; santral verimi %15... Dolayısıyla, GES geri dönüşü de 7-8 yıl olarak hesaplanıyor.
Oysa, diğer herhangi bir primer elektrik santralında (rezervuarsız HES’ler hariç) 1 MW ile minimum 7.5-8 GWh elektrik üretmek mümkün...
Yapılan yatırıma göre kurulu güçten elde edilebilecek üretimden söz ediyorum; yoksa santral veriminden değil...
Örneğin, atıkla çalışan bir Biyokütle Elektrik Santrali`nde (BES) 2 milyon Euro/MW yatırımla, 1 MW santralden yılda 7.5-8 GWh elektrik üretmek mümkün, verimi %90 civarında...
İkisini karşılaştırırsak;
- BES’te yapılan yatırım 0.267 Euro/kWh,
- GES’te yapılan yatırım 0.834 Euro/kWh.
Yani, GES yatırımı, biyokütle enerji yatırımından 3 kat daha fazla!!!
Diğer yandan, biyokütle yatırımının türbin hariç, yaklaşık %75’i yerli katkı olabilirken; GES yatırımının ancak %25’i yerli olabiliyor.
Birilerinin doğruları söylemesi lazım...
Saygılarımla... Osman TÜRKMEN
http://enerjigunlugu.net
30 Haziran 2015