Belediye başkan adayları için kılavuz hazırladık !

 

Yerel seçimler yaklaşırken Greenpeace, iklim değişikliği konusunda politika geliştirebilmeleri için belediye başkan adaylarına yönelik bir kılavuz hazırladı.

 

Türkiye’de planlanan 47 kömürlü termik santrale karşı kurulan "Güneş için Belediye Başkanları" girişimine katılan belediye başkan adayları onlara yol göstermemizi talep ediyorlar. Çünkü bu adaylar girişimimize üye olarak kentlerinde temiz enerjiyi yaygınlaştırma sözü veriyorlar. Greenpeace olarak bu sözlerini yerine getirebilmeleri için bir kılavuz hazırladık.

 

Kılavuzun ilk bölümünde iklim konusunda Türkiye’de yaygın olan şehir efsaneleri sorgulanıyor. İkinci bölümde ise belediyelerin nasıl bir politika yürütebileceğine dair dünyadan örnekler ve yol haritaları veriliyor.

 

"Güneş için belediye başkanları" girişimi aracılığıyla, termik santrallerin planlandığı kentler ile Türkiye’nin en çok iklimi değiştiren İstanbul, Ankara gibi kentlerindeki bütün partilerden ve bağımsız belediye başkan adaylarına girişime katılmaları için çağrı yapılıyor. Şu ana kadar girişime değişik partilerden 25 aday katıldı.

 

Güneş için Belediye Başkanları iklim krizinin çözülmesine nasıl katkıda bulunabilir?

 

Seçmenlerin belediyelerden beklediği hizmetler, iklim değişikliğiyle mücadele ile paraleldir.

Hepimiz havası temiz bir kentte yaşamak isteriz. Patlamaya hazır çöp dağları yerine, atıkların

dönüştürülmesini, işimize yürüyerek ya da bisikletle gidip gelmeyi ya da tramvay veya metro

gibi trafik engeline takılmayan ucuz ulaşım araçlarını kullanmayı, ısınmak için astronomik

rakamlar ödememeyi, evimizde otoyol gürültüsüne maruz kalmamayı… Bunların dışında

hepimiz işsizliğin azaltılmasını, petrol veya doğalgaz fiyatlarının hayatımızı doğrudan

etkilememesini, çocuklarımızın sağlıklı olmasını talep ediyoruz. BBCʼnin 21 ülkede

düzenlediği bir araştırmaya göre, Türkiyeʼde yaşayanların %59ʼu iklim değişikliğini önlemek

için hemen ve büyük adımlar atılmasını, %19ʼu da aşamalı olarak adımlar atılmasını talep

ediyor[1]. Bu anket de gösteriyor ki, artık hiçbir politikacı, bu ülkede yaşayanların, bu kadar

duyarlı olduğu bu büyük küresel sorunu görmezden gelemez. Herhangi bir termik santralin

yanı başında yaşamayı reddeden, enerjisini güneş veya rüzgâr gibi temiz seçeneklerden elde

etmek isteyen, ısınma veya elektrik tüketiminde tasarrufu tercih eden ve toplu taşımayı

yeğleyen insanlara vizyon sahibi belediye başkanları gerekiyor.

 

1- Dünyadan örnek belediye başkanları ve belediyeler

Tüm dünyaya örnek olabilecek belediye başkanlarından biri Amerikaʼdan Seattle Belediye

Başkanı Nickels. Dünya, Bush saltanatının, petrol şirketlerine olan bağlılığı nedeniyle iklim

mücadelesini 8 yıl boyunca sekteye uğratmasını izlerken Nickels boş durmadı ve daha sonra

ABDʼde 900 kadar belediyenin katıldığı büyük bir Kyoto hareketi başlattı. “ABD Belediye

Başkanları İklim Koruma Anlaşması”na imza atan belediye başkanları, Kyoto Protokolüʼnün

gerektirdiği emisyon azaltım hedeflerini kendi bölgelerinde yürürlüğe soktular ve federal

hükümetin de harekete geçmesi için baskı mekanizması kurdular. Nickels, önce Seattle kenti

için bir eylem planı hazırladı ve her yıl bu plana uygun bir ilerleme raporu yayınlıyor. Bugüne

kadar Seattleʼda metroya ek olarak 20 bin saat ek otobüs hizmeti sağladı. 50 mil

uzunluğunda bisiklet yolu yapıldı. Yeşil taksi uygulaması başlatıldı. Şehirde 410 bin galon

yakıt tasarrufu sağlandı. Elektrikli otomibillere geçilerek şehir merkezinde %40 yakıt tasarrufu yapıldı. Seattleʼdaki binalarda %20 enerji verimliliği sağlamak üzere Yeşil Bina Özel Timi kuruldu. 1.4 milyon adet tasarruflu ampul dağıtıldı. 10 bin haneye evde enerji tasarrufunu anlatan rehberler dağıtıldı. Tüm bu uygulamalarda hedef, 2012 yılına gelindiğinde sera gazı salımlarını 1990 seviyesinin %7 altına çekmekti. Bu hedef 2005 yılında aşıldı [2].

Nickelsʼın öncülük ettiği belediye başkanları daha sonra “Belediye Başkanları İklim Koruma

Merkezi”ni kurdular. Bu merkezin her yıl yayınladığı “En İyi Örnekler ve Stratejiler

Rehberi”nde belediyelerin ne kadar hızlı hareket edebileceği pek çok örnekle gösteriliyor[3].

Belediyelerin en çok tercih ettiği programlar, enerji tasarrufu uygulamaları; daha yeşil ulaşım

olanakları, yeşil ve ekonomik binalar ve öncelikle belediye binalarından başlayarak rüzgâr ve

güneş gibi yenilenebilir enerjilere geçiş.

 

Sadece belediyeye ait binalarda enerji tasarrufu potansiyelinin ne denli büyük olduğuna

yönelik iyi bir örnek: Portland 1991 yılında bir eylem planı hazırlayarak 10 yıl içinde 115 bin

ton karbondioksitin salımını önlemekle kalmıyor, belediyeye de 9.6 milyon dolarlık enerji

tasarrufu sağlayarak boşuna harcanacak bu paranın başka hizmetlere aktarılmasını sağlıyor.

Bunun gibi pek çok örneği bulmak için [4]ʼe bakınız.

 

Başarılı belediye başkanlarına yönelik bir diğer örnek ise Londra eski Belediye Başkanı Ken

Livigstone. Livigstone her ne kadar kendi partisinin başarısız poltikalarına kurban gidip

yeniden seçilmemiş olsa da örnek uygulamaları ve eylem planlarıyla önemli bir lider oldu.

İklim korumaya yönelik icraatlarıyla, iklimi korumaya yönelik dünya şehirlerini bir araraya

getiren Clintonʼun kurduğu organizasyon C40ʼın başkanı seçildi. Enerjinin en verimli şekilde

kullanılmasını sağlayan “merkezi olmayan enerji” sistemine olan yaklaşımı, Londraʼyı genel

şebekeden kopartacak şekilde bir yenilenebilir enerji planı hazırlaması ve bunun gibi büyük

hedefleriyle Livingstone, dünyanın en iddialı belediye eylem planlarını hazırladı.

 

1996 yılında Belediye Konseyiʼnin bir kararıyla Almanyaʼnın Freiburg kenti de iklim koruma

kervanına katıldı. Bugün kent, ürettiği temiz enerji politikalarıyla Avrupaʼnın diğer ülkelerinden ileride bir kent olarak kabul ediliyor. Kentte 1996ʼdan bu yana nükleer elektriğin payı yarı yarıya düşürüldü ve kentin %50ʼsi ısınma ve elektrik gereksinimini kombine ısı ve elektrik santrallerinden karşılıyor. Kent 2030 yılına kadar emisyonlarını %40 oranında düşürme hedefi koydu. Belediyenin, halkı bilinçlendirmeye yönelik “karbondioksit diyeti” adlı bir programı da bulunuyor.[5]

 

2- Belediyelerin katılabileceği uluslararası organizasyonlar

1990 yılında, Birleşmiş Milletler tarafından düzenlenen bir kongrenin ardından kurulan

ICLEI (Yerel Çevresel Girişimler Uluslararası Konseyi) bugün binden fazla kentin

sürdürülebilir politikalar izlemesi için çalışmalar yürütüyor. Yılların birikimi ve deneyimiyle

kendi bünyesine katılan belediyeleri yönlendirebilecek kapasitesi bulunan ICLEI, kentlerin

iklim konusunda hareket planı oluşturmaları için de know-how aktarımı yapabiliyor. ICLEI,

kentlere bilgilendirme ve eğitim olanakları sağladığı gibi, konferanslar vs. yardımıyla

kentler arası paylaşımı artırıyor, pilot projeler yürütüyor ve danışmanlık veriyor. Bunların

yanı sıra yerel yönetimlere software ve araçlar sunarak daha hızlı harekete geçmelerini

sağlıyor.

Yukarıda da bahsi geçen bir diğer organizasyon ise C40 Cities. İstanbulʼun da üye olduğu

C40, iklim değişikliğine karşı mücadele için dünyadaki büyük kentleri bir araya getiriyor. Bu

kentler bir arada belli başlı hareket noktaları için taahhüt veriyor. C40 aynı zamanda her yıl

yapılan zirveleriyle örnek uygulamaların paylaşımı için de ortak bir platform işlevi görüyor.

 

3- Belediye Başkanları için yol haritası ve öneriler

Belediyelerin iklim koruma programları oluşturması için sonsuz olanaklar bulunuyor. Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabrielʼin dediği gibi, aslında enerji açığımız değil verimlilik açığımız var. Bu açığı kapatmak hem orta vadede büyük tasarruflar yapılmasını sağlayabilir hem de dünya ikliminin korunmasına katkıda bulunur. Belediyelerin de hareket planlarını kendi bina ve tesislerinden başlayarak kente yaymaları gerekiyor. Tasarruflar, üç enerji tüketim alanında da mümkün: elektrik, ısınma/soğutma ve ulaşım. Belediyeler bu tasarrufları bina yönetmelikleri, toplu taşıma planları, eğitim programları yoluyla yapabilir. Temiz enerjiye geçiş için hareket planı hazırlamak, temiz enerji yatırımlarına aracı olmak, güneş panelleri kullanımını yaygınlaştırmak da belediyelerin yapabileceği uygulamalar arasında. Örneğin, bugün Barselonaʼda yapılacak her yeni binanın güneş enerjisi kullanması şart koşuluyor. Ya da Almanyaʼda yapıldığı gibi, belediyeler fotovoltaik güneş panellerinin yaygınlaşması için bu panellerin daha ucuza temin edilebilmesi konusunda aracılık yapıyor.

 

ICLEIʼnin iklim hareketine katılan kentlere önerdiği yol haritasına göre 5 kilometre taşı

belediyelere rehberlik yapabilir:

1. Emisyon envanteri ve tahmini hazırlamak: Belediyeler enerji tüketimi ve atık

üretimine dayalı olarak geçmişteki belli bir yılın (örneğin 2000) emisyonlarını ölçmek

üzere bir envanter hazırlar ve gelecekte belirlenen bir yıl için emisyon tahminlerini

belirler (örneğin 2015). Böylece uygulamaların ölçülebilirliği sağlanır.

2. Emisyon envanteri çıkarıldıktan sonra kent için emisyon azaltım hedefi belirlenir.

Hedef siyasi iradeyi teşvik eder, planlama ve uygulama evreleri için çerçeve oluşturur.

3. Yerel Hareket Planı geliştirmek: Belirlenen hedef çerçevesinde emisyonları

azaltmak üzere pek çok paydaşla birlikte bir hareket planı hazırlanır. Bu hareket

planının belirli politikaları, stratejileri ve ölçütleri içermesi gerekir. Her alt plan için bir

zaman çizelgesi ve finans mekanizmalarının tanımlanması şarttır. Ayrıca, kimlerin ve

hangi bölümlerin de görev alacağı bu planda tarif edilmelidir. Planlara, doğrudan

ölçütlerin yanı sıra eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri de eklenmektedir.

4. Politika ve ölçütleri uygulamak: Yerel Hareket Planıʼnda öngörülen adımlar

uygulamaya alınır. Bu uygulamalar yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi belediye

binalarında iyileştirmeler, yeşil bina uygulamaları veya yönetmelikleri, kentin

ışıklandırmasında düzenlemeler, toplu taşımada ilerlemeler ve yenilenebilir enerjilerin

yaygınlaştırılması şeklinde olabilir.

5. Sonuçları denetlemek ve ölçmek: Uygulamalar sürerken her aşamada sonuçların

gözlemlenmesi başarıları ölçmek için önemli bir göstergedir.

İstanbul, Türkiye greenpeace.org.tr

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR