Yeşil yatırım …

Karbon kredilerine yatırım yapmak risk ve karmaşa içeriyor. Ancak bu piyasa diğerlerinin büyük bölümüne oranla çok daha iyi durumda.

 

Yatırımlarınızın durumu moralinizi mi bozuyor? Belki de tamamen farklı bir şey denemenin zamanı gelmiştir; bütünüyle renksiz ve kokusuz bir gazı temel alan 96 milyar dolarlık bir piyasa.

 

Bu ilginç ve yüksek büyüme oranlı iş alanı karbon ticareti. Öncelikli amacı, karbon emisyonunu azaltma kredisi olarak bilinen yeni bir emtiayı teşvik ederek küresel ısınmayı durdurmak. İsterseniz dudak bükebilirsiniz, ama şu da aklınızda olsun: 2008 yılı boyunca (15 Ekim itibariyle) bir karbon kredisi endeksi -ki şu anda New York Borsası’ndan satın alabilirsiniz- yüzde 5,4’lük büyüme kaydetti. Portföyünüzdeki herhangi bir şey için aynı şeyi söyleyebilir misiniz ?

 

Dahası neredeyse herkes, ABD hükümeti sera gazlarını düzenler düzenlemez karbon işlemlerinin atağa kalkacağını öngörüyor. Elbette Washington harekete geçmezse piyasa buharlaşabilir. Danışmanlık hizmeti veren Point Carbon’dan analist Véronique Bugnion, “Bunlar politik piyasalar ve politikayı işin içinden çıkaramazsınız” yorumunda bulunuyor.

 

Aslında karbon ticaretinin doğuşunun arkasında politika var: 2000 yılında Dünya Bankası “Prototip Karbon Fonu” isimli bir yatırım aracı oluşturdu. Kanada, Finlandiya, Japonya, Hollanda, Norveç ve İsviçre devletlerince ve içinde BP, Deutsche Bank ve Mitsubishi’nin de olduğu 17 şirketçe desteklenen 135 milyon dolarlık fon Romanya’da ormanlara, Kosta Rika’da hidroelektrik enerjisine ve Çin’de rüzgar tarlalarına yatırım yaptı. Projelerin tamamı karbondioksit ve diğer sera gazlarının dünya atmosferine girmesini engellemek üzere tasarlandı. Dünya atmosferinden uzak tuttukları her bir ton karbondioksit ya da buna eşdeğer sera gazı için bir karbon kredisi kazanıyorlar.

 

Avrupa Birliği 2005’te sera gazı emisyonunu düzenlemeye başladığında krediler değerli olmaya başladı. Şirketlere kendi emisyonlarını durdurmak yerine, kredi satın almaları için izin verildi. Örneğin, Almanya’da kömür kullanan bir şirket, eğer doğalgaza geçmekten daha ucuza geliyorsa, düzenlemelere uymak için karbon kredisi satın alabilir.

 

2005 yılında Dünya Bankası’ndan ayrılan Wolfensohn hâlâ karbon piyasasında. O ve oğlu Adam, ABD’de karbon kredilerini geliştirmeyi amaçlayan Verdeo isimli yeni kurulan şirkette yatırımcı konumunda. Ayrıca büyük bankalar da buradaki fırsatları görüyor. Bu yıl J.P. Morgan Chase Uganda’da etkili fırınlar kurarak kredi yaratan Britanya merkezli proje geliştirici ClimateCare’i satın aldı. (Bu fırınlar daha az odun yakıyor ve böylece emisyon oranını azaltıyor.) Goldman Sachs Çin’deki kimyasal fabrikaların ürettiği güçlü endüstriyel gazları durdurmak için Natsource isimli bir karbon projesi geliştiricisine yatırım yaptı. Yakın zamanda General Electric ve kamu hizmeti şirketi AES’in ortak girişimi olan Greenhouse Gas Services, Google adına karbon kredileri üretmek için bir anlaşma imzaladı ve başlangıç olarak da Kuzey Carolina’da bir çöp alanındaki metan gazlarını durdurmak için bir projeye başladı. (Google’un kredilere ihtiyacı var, çünkü karbon emisyonunu sıfıra indirmeye söz vermişti.)

 

AES ile ortak bir girişimi yöneten GE Energy’de yönetici olan Kevin Walsh karbon ticaretinin “çok çok büyük bir piyasa” olduğunu belirtiyor. “Eğer patlamış mısır standı olarak kalacağını düşünüyorsak bir işin peşinden gitmeyiz” diyor.

 

Peki, işe nasıl giriyorsunuz? Camco Global ve Ecosecurities’in de aralarında olduğu birkaç Britanya merkezli karbon kredisi geliştiricisi Londra Borsası’nın natif yatırım piyasasında işlem görüyor. Perakende yatırımcıları da haziranda New York Borsası’nda işlem görmeye başlayan yatırım yapılabilir bir endeks olan Barclays IPTH Global Carbon ETN aracılığıyla karbon piyasalarına ulaşabiliyor.

 

Bu yatırımlar cesaretsizler için değil. Dünya Bankası karbon fonunu yönetmiş ve o dönem Goldman Sachs’ın karbon işlemlerinin başında bulunan Ken Newcombe, “Bu çok ama çok riskli bir piyasa ve işin içinde olanlar da dahil olmak üzere bu piyasayı çok az kişi anlıyor” diyor. Newcombe, kendi karbon finans şirketini kurmak hakkında, “Bireysel bir şirkete oynamak, düzenleyici iklim konusunda bilgi ve bu piyasaya özel riski yönetme yeteneği gerektirir” diyerek uyarıda bulunuyor. Her emtiada olduğu gibi, karbon kredilerindeki artan fiyat da bireysel şirketlerin işlerinin yolunda gideceği anlamına gelmiyor.

 

Sofistike yatırımcılar da buradan yara alabilir. Credit Suisse 2007 yılında yaklaşık 59 milyon dolara EcoSecurities’den yüzde 9,9’luk hisse satın aldı. Pedro Moura Costa isimli Brezilyalı bir ormancı tarafından 10 yıl önce kurulan şirket söz verdiği kadar kredi üretemedi; Credit Suisse’in hissesi şu anda yaklaşık 12 milyon dolar değerinde. Britanya merkezli başka bir kredi toplayıcısı olan AgCert bu yılın başında iflas etti ve yenilenebilir enerji ile karbon projesi geliştiricisi olan Ecoenergy International da yakın zamanda 2006 yılında halka açıldığında sahip olduğu değerin yarısından daha az bir fiyata satılmayı kabul etti.

 

Yine de sabırlı olabilen, risk almaya istekli ve ödevlerini yapmaya hazır yatırımcılar için karbon piyasası potansiyel olarak büyük bir sıçrama sunuyor. EcoSecurities ve Camco’ya büyük ölçüde asıl değerlerinin altında değer verildiğini savunan, Londra’daki Mirabaud Securities analisti Agustin “Gus” Hochschild, “Temelde biz bu sektörü seviyoruz, özellikle bu amansız piyasalar söz konusu olunca” diyor.

 

Böylesi yeni yeni olgunlaşmaya başlayan bir işe değer biçmek bilimden çok, sanatın alanına giriyor. Ne EcoSecurities ne de Camco para kazandı; bu çok büyük bir sürpriz değil. Karbon kredisi geliştirmek çetin, zaman alan ve masraflı bir iş. İki şirketin de 300’e yakın çalışanı var ve pek çok başka çalışan da dünyanın dört bir yanında emisyonları azaltmak için ucuz yollar arıyor. Karbon emisyonunu azaltan projeler geliştirdiklerinde bu projeleri yavaş işleyen Birleşmiş Milletler düzenleyici kuruluna onaylatmak durumundalar. Avrupa’daki karbon piyasalarında satılabilecek duruma gelene kadar masraflar yükseliyor.

 

Nisan 2006’daki ilk halka arzından beri 32,6 milyon dolarlık kayıp kaydeden Camco bu yılın sonuna kadar nakit açısından artıya geçeceğini söylüyor. Aralık 2005’teki halka arzından beri 102 milyon dolar kaybeden EcoSecurities ise ne zaman kâra geçeceği konusunda henüz bir şey söylemedi. İki şirketin hisselerinin değerleri de ilk halka arzları sırasında sahip oldukları değerin altına indi; Camco yaklaşık yüzde 40, EcoSecurities ise yaklaşık yüzde 65 düşüş kaydetti.

 

Nasıl enerji analistleri kömür ya da doğalgaz şirketlerinin rezervlerini tahmin ediyorlarsa Hochschild de boru hatlarındaki projelerini analiz ederek şirketlere değer biçiyor. Bu bağlamda görünüm parlak. EcoSecurities’in portföyü çok çeşitli; 18 farklı teknoloji kullanarak 34 ülkede 408 proje yürütüyor. Bu portföyün 2012 yılına kadar 118 milyon karbon kredisi üretebileceğini söylüyor. Bugünün fiyatlarıyla bu krediler 3,1 milyar dolar değerinde. Her ne kadar şirketin 100 milyon nakiti olmasına ve hiç borcu bulunmamasına rağmen şirketin piyasa kapitalizasyonu 110 milyon dolar. Camco portföy konusunda bu kadar şeffaf değil; ancak analistler projelerinin daha olgun ve daha az riskli olduğunu belirtiyor. En büyük iki yatırımcısı, başında ünlü yatırım yöneticisi Paul Tudor Jones olan ve yüzde 13,9’luk hisse sahibi hedge fon Tudor BVI Global Portfolio ve eski Başkan Yardımcısı Al Gore ile Goldman Sachs emektarı David Blood’ın yürüttüğü ve yüzde 9,5’lik hisse sahibi özel sermaye şirketi Generation Investment Manager.

 

Hochschild, “Yakın zamanda bu şirketlerin nakit ürettiğini göreceğiz” diyor ve ekliyor: “Şirketler iş modellerinin işlediğini bir kere gösterdiler mi, hisse fiyatlarına bu durum yansıyacaktır.”

 

Sorun, bunların sadece kaba hesaplar olması. Bazı projeler vaat edildiği kadar kredi sağlamıyor; gelişmekte olan dünyadaki çöp toplama yerlerinin öngörüldüğü kadar metan gazı üretmediği ortaya çıktı, çünkü fakir insanlar iyi beslenen Batılılar kadar fazla yiyeceği çöpe atmıyor. Düzenleyici gecikmeler pahalı. Karbon kredilerinin fiyatları da çoğu zaman gizli nedenlerden dolayı dalgalanıyor.

 

Karbon fiyatlarının üzerindeki tek büyük etki kömür ve doğalgazın görece masrafları. Çünkü fabrikalar için emisyonları azaltmanın en kolay yolu daha temiz yakıtlara geçmek. Kömürden daha temiz olan doğalgazın fiyatı artınca kredilere olan talep yükseliyor. Hava durumunun da etkisi var; İspanya’da yağan çok fazla yağmurun anlamı düşük masraflı, karbonsuz hidroelektrik enerjisi, kredilere olan talebin azalması ve düşen fiyatlar oluyor. 2012’den sonra Kyoto Protokolü’nün zamanı dolunca hiç kural kalmayacak. Eğer düzenleyiciler küresel ekonominin durumu hakkında endişelenirlerse düzenlemeler konusunda biraz daha yumuşayabilirler; bu da kömür yakıyorsanız iyi haber, ama eğer Camco ve EcoSecurities iseniz kötü haber anlamına geliyor.

 

Diğer taraftan Avrupa, Japonya ve ABD sera gazı emisyonlarını kontrol etme konusunda ciddiyse ve Çin ile Hindistan buna uyarsa gaz emisyonlarını kontrol etmenin bedeli artacak; bu durumda siz de bir karbon kredisi endeksine yatırım yapmak isteyebilirsiniz. Barclays, Merrill Lynch ve Dow Jones karbon fiyatına bağlı endeksler oluşturdu.

 

Ekim başında petrol ve doğalgaz fiyatları ile beraber karbon fiyatları da düştü; ancak bu düşüş borsadaki kadar olmadı. Merrill Lynch’te idare müdürü ve karbon emisyonu departmanının global başkanı olan Abyd Karmali, “Hisse senedi piyasası ile arasındaki bağlantı çok sınırlı, bu da portföy çeşitlendirmesi için çok ilginç bir alan ortaya çıkarıyor” diyor. Bir başka deyişle, çok riskli karbon işi bu çalkantılı dönemde riskinizi azaltmanın bir yolu olabilir.

fortuneturkey.com / Ocak 2009

-.-

www.solar-santral.com

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR