Yenilenebilir enerji kaynakları …

AB’nin en güçlü ülkesi olan Almanya elektrik enerjisi gereksiniminin yüzde 10’unu rüzgar ve güneşten elde ediyor.

 

80 milyon kişinin yaşadığı bu ülkede neredeyse her köyde yel değirmenine benzeyen,  rüzgardan elektrik üreten kuleler var. Tüm ülke çapında bulunan kule sayısı 18-20.000 adet dolayında.

 

Şahıslar ya da tüzel kişiler devletten aldıkları düşük faizli kredilerle “uygun” yerlere küçük güçlü rüzgar santralleri kuruyorlar. Buralarda ürettikleri enerjiyi de devlete satıyorlar.

 

Son 10 yıldır yaygınlaşan başka bir konu ise tüm mesleki eğitim kurumlarında ve üniversitelerde güneş ışınlarını, rüzgarı, hidrojeni, “bor”u elektrik enerjisine dönüştürme üzerine yapılan çalışmalardır.

 

Almanya önümüzdeki 50 yılın enerji gereksinimi projeksiyonlarını yapıyor ve fosil yakıtların tükenmesi durumunda gücünü korumak için yenilenebilir enerji kaynakları geliştirme yollarını arıyor.

 

Almanya’nın yıllık olarak aldığı güneş ışını miktarı TC’nin ve KKTC’nin sadece yüzde 30’u kadar olmasına rağmen yaptıkları yatırımlar imrenilecek düzeydedir.

 

TC’de başta Ege ve Muğla Üniversitesi on yıldır güneş ve rüzgardan enerji elde etme konusunda projeler geliştirmektedir. KKTC’de de başta Sedat Simavi Endüstri Meslek Lisesi Elektrik - Elektronik alanı öğretmenleri olmak üzere birkaç özel sektör mensubu Ada halkını bu konuya eğilmeyi sağlamak için çaba sarf etmektedir. Ancak yapılan çalışmalar kamunun tümüne ulaşabilmiş değildir. Kamu ve özel sektöre ait tv, radyo, internet sitesi, gazete gibi iletişim araçları çar-çur içerikli, kusturucu magazin haberlerine ayırdıkları zamanın onda birini bu konuya ayırsalar başka bir toplum olmaya başlarız.

 

Türkiye Devleti enerji kaynakları konusunda yüzde 65 oranında dışa bağımlıdır. Yani petrol ve doğalgaz vanaları kapatıldığı anda ülkenin çıkış yolu yoktur. Aynı durum KKTC için de geçerlidir.

 

Atalarımız “hafıza-i beşer nisyan ile maluldur (insan aklı unutmaya eğilimlidir)” diyerek durumu özetlemişler. Bizler de yokluk günlerini çok çabuk unutuyoruz. Şu an elektrik enerjisi konusunda bir “arz” sıkıntısı söz konusu değildir. Ancak bu durumun sonsuza kadar böyle devam etmeyeceği bilinmelidir.

 

KKTC’nin iklimi güneş ve rüzgardan elektrik elde etmeye uygundur. Emeğin çok ucuz olduğu Uzakdoğu ülkelerinde üretilen güneş pili (solar cell) panelleri herkesin satın alabileceği fiyatlara düşmüş haldedir. Dünyayı sömürmekten usanmayan küresel markaların 1000 dolarlar seviyesinde sunduğu bir panel Uzakdoğu markalarında 50 dolara kadar inmiştir. Bir evde bulunan 10 kadar elektrikli aygıtın gereksinimini karşılayacak paneller ve diğer yardımcı elektronik aksamlar bir villanın maliyetinin yüzde 10-20’si kadarına düşmüştür.

 

Çevreyi kirletmeyen, ulusal enerji hatlarının yükünü azaltan, maliyetleri azaltan, manyetik alanın çok dar bir alanda oluşmasını sağlayan yenilenebilir enerji kaynakları üzerinde devletin öncülüğünde yeni projelerin başlatılmasında yarar olduğunu düşünüyorum.

 

Dünya ülkeleri bu konuda koşarken biz hiçbir şey yapmazsak yaklaşık 200 sene gecikerek getirebildiğimiz matbaanın ortaya çıkardığı olumsuzluklarla yine karşılaşırız. www.kibrispostasi.com / 22.01.2010

 
BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR