Avrupa Komisyonu, beş Avrupa ülkesinin yenilenebilir enerji hedefini henüz karşılayamadıklarını açıkladı. Bu ülkeler, İtalya, Lüksemburg, Belçika, Danimarka ve Malta. Almanya ise, yenilenebilir enerji hedeflerinin üstüne bile çıkmayı başardı. Beş ülkenin, Almanya dan yenilenebilir enerji satın almaları bekleniyor. Avrupa Birliği, üye devletlerin 2020 ye dek enerji ihtiyaçlarının %20 sini yenilenebilir enerjilerden karşılamalarını kararlaştırmıştı. Ön raporlar, birliğin bu hedefi aşabileceğini ortaya koyuyor. Çünkü Almanya, İspanya ve İsveç, hedeflerini aşacak gibi görünüyorlar. Tüm ülkeler, Haziran ayında hedeflerini nasıl karşılayacaklarını resmi olarak açıklamakla yükümlü. Komisyon, bu hedefi karşılayamayanları mahkemeye götürme, yani onlara karşı yargı yoluna başvurma yetkisine sahip. AB üyesi ülkelerin gezegenin geleceğini ne kadar düşündüklerini gelecek günlerde göreceğiz.

 

ABD Balık ve Yaban Hayat Kurumu nun, birçok çevre kuruluşuyla beraber yayımladığı rapor, iklim değişikliğinin sonuçlarıyla ilgili çarpıcı bir gerçeği daha ortaya koyuyor. Iklim değişikliği, kuş türlerini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. ABD İç İşleri Bakanlığı Sekreteri Ken Salazar, en çok göçmen kuşların risk altında olduğunu söyledi. Rapor da, hayatı okyanusa bağımlı kuşların en kırılgan türler olduğunu gösteriyor. Albatros, kutup martısı ve fırtına kuşu başta olmak üzere 67 okyanus kuşu türü, özellikle risk altında. Çünkü bu türlerin  yıllık üreme oranları çok düşük. Üstelik yaşam alanları da iklim değişikliğinin etkilerine karşı son derece hassas. Salazar, İç İşleri Bakanlığı’nın sekiz bölgede iklim değişikliğiyle mücadele stratejileri geliştirmek için İklim Bilimi Merkezleri yle birlikte çalıştığını ifade etti. Türkiye de hala resmileşmemiş bir strateji belgesi duruyor ancak bu belgede biyolojik çeşitlilik koruma adına hiçbirşey içermiyor. Birilerinin çıkıp yine ağaçlandırma yapıyoruz demesi ise bu konuda cehalet örneği olacak.

 

Dünya kıyılarındaki ölü bölgeler , iklim değişikliğine katkıda bulunuyor. Deniz ve okyanuslarda, oksijeni azalmış alanlara ölü bölge adı veriliyor. Maryland Üniversitesi Çevre Bilimleri Merkezi nin araştırmasına göre, bu bölgelerin görülme sıklığının ve yoğunluğunun artması, yalnızca bulundukları yeri değil, tüm gezegeni etkiliyor. Oksijen oranı düşük sular, atmosferdeki azot oksit yani N2O yoğunluğunu artıyor. Bu da iklim değişikliğini arttırıyor.

 

İşte Karadeniz de, kıyılarında oksijensiz alanların çoğunlukta olduğu denizlerden biri. Yine de Karadeniz için bir iyi haber var. Kirlilik ile erozyon tehdidi altında olan Karadeniz için bugüne kadar yapılan tüm çalışmalar, “Black Sea Scene” adlı proje altında toplanacak. Böylece sağlıklı bir yönetim stratejisi geliştirilecek. Projede, Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Ukrayna, Rusya, Gürcistan ve Yunanistan da dahil Karadeniz’i çevreleyen ülkelerdeki 51 araştırma merkezi, sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden bilim insanları çalışıyor. Projeye  Türkiye’den KTÜ, ODTÜ, Sinop Üniversitesi, İstanbul, Ankara ve 9 Eylül Üniversitesi katıldı.  Projeyle yıllardan beri kirlilik, erozyon ve balıkçılıkla ilgili yapılmış tüm çalışmaları, toplanmış bilgi ve oşinografik verilerin ortak amaç doğrultusunda en iyi kullanımını sağlamak için Uluslararası Karadeniz Bilimsel Ağı kurulacak. Karadeniz 13 başkenti ve 160 milyon insanı ilgilendiren bir coğrafya. Bu denizin yüzde 90’ı oksijensiz, özellikle toksik madde birikimi, ağır metaller ve diğer kirleticilerle ölü deniz olma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir.

 

Greenpeace, bütün geçtiğimiz hafta Mersin in nükleere karşı sesini duyurmak için Mersin deydi. Kurulan imza standında, Mersinliler hiç tereddüt etmeden binlerce imza formu doldurdular. Nükleere karşı mücadelede yalnızca yetişkinler yok, çocuklar da nükleere karşı imza atıyorlar. Seslerini duyurmak istiyorlar. Çünkü geleceklerinde kanser riski istemiyorlar. Zaten temelde bu mücadele doğa ve gelecek kuşaklar yani çocuklar için değil mi ? www.acikradyo.com.tr / 15.03.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR