Ben tatildeyken Nükleer Enerji Yasası TBMM’de görüşüldü.
Türkiye’nin nükleer enerji kaynaklarından da yararlanmasına karşı değilim. Dünyanın birçok yerinde sorunsuzca kullanılabilen nükleer enerjinin, gerekli şartlar titizlikte korunduğu takdirde ülkemizde de kullanılmasında yarar var. Yeter ki, kurulacak santrallar en son teknoloji olsun, atıkların saklanmasında çevre güvenliği ihmal edilmesin ve santrallar yapılırken kazık yemeyelim, birileri devlet kaynaklarından cebini doldurmasın!
Ancak ALTERNATİF ENERJİ kaynaklarının ihmal edilmesini de kabul edebilmek mümkün değil.
Nükleer Enerji Kanunu’nun görüşülürken, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yasa Tasarısı’nın TBMM gündeminde gerilere atılması hükümetin bu konuda en hafif tabirle “gönülsüz” olduğunu düşündürtüyor.
Çünkü hükümetin her önemli konuda “muhalefet bizi engelliyor” diye yakındığı bir dönemde, bu tasarı muhalefetin desteğini almış bulunuyordu.
Ortaya çıkıyor ki hükümete etki yapan bir “lobi” var ve bu lobi Türkiye’nin rüzgâr, güneş ve biyoenerji kaynaklarının kullanılmasını istemiyor.
Dereleri susuz bırakan ve sadece yapanlara yararı olan küçük hidroelektrik santrallarını, nükleer enerjiyi çok seven ve destekleyen hükümet, sıra yenilenebilir ve çevreyle dost teknolojilere gelince yan çiziyor!
Öyle görünüyor ki hükümetin bu işe ilgisini çekebilmenin yolu, “yandaş sermayenin” dikkatini yenilenebilir enerji kaynaklarına çekmekten geçiyor.
Onlardan biri bu işe girerse, aylardır TBMM’de sürünen bu yasa tasarısının gündeme gelmesi mümkün olacak sanırım.
Mehmet Y. YILMAZ / www.hurriyet.com.tr / 19.07.2010