Türkiye nin 2023 yılı yenilenebilir enerji hedefi yüzde 30

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Turkish Policy QuarterlyYaz 2010 sayısında Türkiye nin enerji görünümüne yönelik tespitlerde bulundu.

 

Dünya enerjisinin yeni kavramları, bakış açılarında ve stratejik yönelimlerde önemli değişiklikler gerektirmektedir. İklim değişikliğinin gerçek tehditleri ve dünyanın düşük maliyetli enerjiye olan ihtiyacı sebebi ile yeni bir enerji devriminin kıyısındayız. Önümüzdeki onyıllar büyük bir ihtimalle dünyanın enerji sistemi üzerinde büyük değişikliklere neden olacak. Gelecek enerji politikası; sera gazları salınımını önemli ölçüde azaltmak, enerji arzı güvenliğini sağlamak ve  bunları ekonomiye düşük maliyette sunabilmek gibi üç temel zorluk karşısında şekillenecek.

 

Yenilenebilir enerji ve akıllı sistemler; sera gazlarının yayılmasını önlemekte, sürdürülebilir büyümenin sağlanmasında ve yenilenebilir enerji alanının yaratacağı milyonlarca iş sayesinde küresel krizin etkilerinden kurtulmakta çok önemli bir rol oynayacak. Küresel problemlerin etkisi altında, geçen bir yıldır Avrupa 2020 yılına kadar % 20 olan yenilenebilir enerji hedeflerini imkanlar derecesinde %30 dolaylarına artırmayı tartışmaktadır.

 

Geçen yıl Türkiye’de %19.56 oranındakı birincil elektrik yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildi. Bu rakam Eurostat’a göre 27, AB üye ülkelerinde ortalama %17 idi. Türkiye’nin beş yıllık temiz enerji yatırım oranı 2004-2009 döneminde G-20 ülkeleri arasında en yüksek olanı. Bloomberg New Energy Finance’e göre 2009 yılındaki 1.6 milyar dolar yatırım Türkiye’yi G-20 ülkeleri arasında 12. sıraya yerleştirdi.

 

Türkiye yenilenebilir enerji kaynakları bakımından zengin bir ülke. Örneğin jeotermal enerji kaynakları bakımından Türkiye Avrupada birinci, dünya’da ise yedinci sırada yer  almaktadır. Rüzgar enerjisinde ise kurulu kapasitede  2002’de 20 MW’dan bugün 1000 MW’a hızlı bir artış gerçekleşmiştir. Planlanan ve devam etmekte olan projeler sayesinde rüzgar enerjisi kapasitesi büyük bir ihtimalle daha da hızlı ve şiddetli bir artış gösterecek. Dünya Rüzgar Sanayi Birliğine göre, 2008’den 2009’a kadar kurulu rüzgar enerjisi kapasitesinde %132 artış sayesinde Türkiye Meksika’dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Güneş enerjisi potansiyeli açısından Türkiye, İspanya ve ABD’de Las Vegas, Denver ve Sacramento ile eşit derecede güneş ışını almaktadır. Türkiye yılda minimum 248 TWh güneş enerjisi potensiyeline sahiptir.

 

2010-2014 dönemini kapsayan Strateji Planımızı yayınladık. Temel hedefimiz yenilenebilir enerji kaynaklarını 2023 yılı itibariyle en az % 30 seviyesine çıkartmaktır. Diğer hedefler ise; rüzgar enerjisinde 10.000 MW kurulu kapasite, jeotermal enerjide 300 MW kurulu kapasite ve bunlara ek olarak 5.000 MW küçük hidroelektrik santrali kurulu kapasitesini sağlamaktır.

 

Türkiye’deki yenilenebilir enerji kaynakları iş faaliyetlerini genişletmek ve ivme kazandırmak için, enerji politikasının diğer ana yönlerini de kapsayan ve yürürlükte olan gümrük vergilerini artıran, farklılaştıran ve teşvikler sağlayan yeni ve kapsamlı yenilenebilir enerji kanunu en kısa zamanda faaliyete geçirilecek. Teşvikler sunarak Türkiye’nin gelecekte yenilenebilir enerji kaynakları için bir merkez olmasını hedeflemekteyiz.

 

Nükleer enerjinin  Türkiye’nin enerji kaynakları arasına girmesi, sürekli büyüyen talebi karşılamak için artan ithal yakıt bağımlılığına  karşı durmakta önemli bir araç olacaktır. Biz nükleer enerji konusuna teknolojik açıdan bakıyoruz. Bu teknoloji merkezli bakış açısına güç üretimindeki arz çeşitliliğini sağlamak, verimliliği artırmak ve  güç üretimindeki rekabetçi yapıyı korumak da dahildir.

 

Nükleer enerjinin iklim değişikliğini yavaşlatmakta ve ekonomimizin düşük karbon derecesine dönüşümünü sağlamada, ve rekabet ortamını oluşturmakta oynadığı temel rolü hatırlamak zorundayız. Nükleer enerjinin karbon salınımının azaltılmasına çok büyük katkı sağladığı yadsınamaz bir gerçektir.

 

Türk hükümeti hem Türkiye’de hem de bölgede iklim değişikliğine karşı durulmasında ve temiz enerjinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasında üzerine düşen sorumluluğu almaya hazır ve isteklidir. İnanıyoruz ki sürdürülebilir enerji geleceği, düşük salınımlı fosil yakıt teknolojileri, nükleer enerji ve yenilenebilir enerji ile birlikte enerji veriminde yaygın bir ilerlemeyle çok çeşitli seçeneklerin olduğu bir yapıya dönüşecek.

 

Bölgesel rolü ve dünyanın enerji güvenliğine olan katkıları nedeniyle, Türkiye gerçekten de coğrafi açıdan Avrupa ve Asya arasındaki köprü konumundadır. Ancak tarihimizin çeşitliliği sayesinde Türkiye kültürler arasında da bu toprakların insanlarını ve onların yöntemlerini anlamada bir fikir değişim platformu olarak hizmet ederek de bir köprü olabilir. Bu sebeple Türkiye’yi sadece bir köprü olarak görmek bir yanılgı olur. Türkiye Asya ve Avrupa arasında bölgesel bir merkez olma yolundadır. Türkiye’nin enerji politikasının merkezi, daireseldir ve bu dairenin çapı dünyanın çapına eşittir. Bu yüzden Türkiye’nin enerji güvenliği üzerindeki politikası küresel enerji güvenliğini doğrudan etkilemektedir.

 

Bazı küresel enerji problemlerinin çözümünde Türkiye’nin önemi göz ardı edilemez. Türkiye aynı zamanda enerji jeopolitiğinin merkezidir. Özellikle ulusal ve uluslararası nakliye işlemlerinin  öneminin farkındayız. Dikkatini özellikle enerji nakliye jeopolitiği alanında Türkiye’yi avantajlı konuma getiren faktörlere çekmek isterim.

 

Öncelikle, Türkye’nin jeopolitik konumu uygun maliyetli nakliye olanağı sunmaktadır. İkinci olarak enerjide kaynak çeşitliliğini garanti etmektedir. Ve üçüncü olarak da küresel ulaşıma açıktır. Bunların sonucu olarak,Türkiye enerji sorunlarının hızlı çözümlenmesi çabalarında  önemli bir görev üstlenebilir ve Türkiye AB’nin kaynak ulaşımındaki en önemli yollardan biridir.

 

Orta Doğu ve Hazar havzalarındaki enerji kaynaklarına ulaşımda Türkiye vazgeçilemez jeopolitik bir konuma sahip. Türkiye aynı zamanda bir ‘bağlantı ülkesi’ yani enerji jeopolitiğinde ikincil arz kaynaklarının ulaşımını ve güvenliğini sağlar konumda olmayı hedeflemektedir. Başka bir deyişle, şu anda Türkiye’nin enerji politikası çerçevesinde atmış olduğu her adım küresel enerji perspektifini olumlu yönde etkileyecektir.

 

Türkiye, Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ve Türkiye-Yunanistan Ara Boru Hattı gibi başarılı projeler ile kendisinin güvenilir bir ortak olduğunu kanıtlamıştır. Ayrıca Arap Doğal gaz Boru Hattı çalışmaları, Irak-Türkiye Doğal gaz Boru Hattı ve ITG Boru Hattı İtalya bağlantısı çalışmaları devam etmektedir.

 

Bu arada ayrıca hükümetimizin Nabucco projesine olan ileriye dönük desteğine vurgu yapmak isterim. Nabucco pazar ekonomisini geliştirecek ve gaz fiyatları mekanizmasına olumlu katkı sağlayacaktır. Uluslararası alıcıların ve satıcıların dikkatini cezbederek rekabeti artıracaktır.

 

Avrupa’nın büyük miktarda ithal gaza ihtiyacı olacak ve Nabucco diğer benzer projeler ile birlikte çok çeşitli gaz kaynaklarına ulaşımı sağlayacak. Nabucco’nun stratejik amaçlarını özetlemek gerekirse bunlar:

 

· Avrupa ve projede yer alan diğer ülkeler için yeni gaz arzı bölgeleri açmak.

· Proje bölgesindeki katılımcı ülkelerin ulaşım profilini iyileştirmek.

· Bütün ortak ülkelerin ve tüm Avrupa’nın arz güvenliğine katkı sağlamak.

· Avrupa gaz şebekesi dolayısı ile bütün Nabucco ortaklarının gaz boru hattı sistemlerinin işlevini kuvvetlendirmek.

· AB gaz Bildirgesi’nde belirtildiği gibi, iyi  çalışan tek gaz pazarına, şeffaflık kazandırarak ve rekabeti artırarak katkıda bulunmaktır.

 

Dünyanın günlük petrol tüketiminin % 3.7 sinin boğazlardan geçmesi sebebi ile Türk Boğazları ayrı bir öneme sahip. Bu değerlerin Hazar Denizi’nden Kara Deniz e olan işlem hacminin artması ve buna ek olarak büyük miktardaki Orta Asya petrollerine ulaşım nedeniyle önemli bir artış göstermesi beklenmektedir. Olası insani ve çevre felaketlerinden kaçınmanın yolu Türk boğazlarını içermeyen natif petrol ticaret projelerinde yatmaktadır.

 

Bu projeler arasından Türk hükümeti Trans-Anadolu ham Petrol Boru Hattı projesi’ni natif projelere karşı olan avantajları dolayısı ile tercih etmektedir. Ceyhan Bağlantısı şimdiden Ceyhan’a Kerkük, Bakü ve Samsun’dan gelecek ham petrol için hazırlandı. Bunlar Ceyhan’ın temel enerji merkezi olmasını ve Doğu Akdeniz deki en büyük petrol çıkış bağlantısı olmasını sağlayacak.

Sonuç olarak, inanıyorum ki enerji konusuna ve ona etki eden bir çok diğer faktöre daha makul bir yaklaşım benimseyerek, ortak çalışma ruhunu teşvik ederek ve enerji konusuna taraf olan bütün grupların gayretlerini paylaşarak, dünya önümüzdeki enerji zorluklarının üstesinden gelebilir ve gelecektir. www.yesilekonomi.com / 27.10.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR