Asırlardır gündoğumu insanın içinde iyi duygular yaratan, yeni başlangıçları çağrıştıran, gecenin korkusunu ortadan kaldıran -yokluğunu ışığıyla ve sıcaklığıyla dolduran bir doğa olayı.
Greenpeace de güneşin verdiği umutla yola çıktı ve dünyada daha önce gerçekleştirilmemiş bir projeye imza atıyor. Nükleer enerjinin yarattığı korkuları, bizi tehdit eden karanlığını, güneş ile yok etmek için nükleer santral planlarının yapıldığı Mersin in Büyükeceli beldesinin camisi artık güneşle aydınlanacak, ısınacak ve serinleyecek. Güneşin ilk ışınlarının camiyi aydınlatmasıyla, Büyükeceli Camii nin ezan sesi de sabah güneşiyle yükselen bu temiz enerji sayesinde uzaklara doğru yol alacak.
Ancak maalesef güneşin bütün Türkiye nin üzerine doğmasının önünde büyük engeller var. Büyükeceli Camii nde gerçekleştirilen proje ile 380 TWs lik muazzam teknik güneş potansiyelinin sadece 2,25 KW lık kısmı kullanılmaya başlanacak. Greenpeace in amacı da aslında Türkiye nin yıllık 200 GWs toplam tüketimine karşı, bu kullanılmayan 380 TWs lik potansiyelin altını çizmek, bu potansiyelin kullanımının hem yöre halkına hem de Türkiye ye sağlayacağı faydaları bir kez daha anlatmak ve de hükümeti, engelleri ortadan kaldırması için göreve çağırmak.
Enerji ihtiyacımızı bahane ederek dünyanın en kirli, tehlikeli ve pahalı enerji kaynağı ile Büyükeceli yi karartmak isteyenler, bu enerji kaynağına -yasaları delmek pahasına- her türlü teşviki sağlarken maalesef bu hafta Yenilenebilir Enerji Kanunu nda temiz enerjilerin önünü açacak değişiklikler bir kez daha tam TBMM de görüşülmek üzereyken hükümet kanadından bir müdahaleyle gündem dışına itilerek bilinmez bir tarihe ertelendi.
Bu temiz enerji kaynağı, sadece enerji ihtiyacımızı dış kaynaklara bağımlı kalmadan üretmeyecek ama aynı zamanda bugün Büyükeceli beldesinde yaşayan gençlerin de en büyük sorunu olan işsizliğe çözüm olacak. Nükleer enerji, ticari teknolojiler arasında en düşük istihdam yoğunluğuna sahip ve üretilen enerji miktarına göre en az iş imkânı sağlayanı. Dahası, bu işlerin hemen tamamı yüksek düzeyde uzmanlık, belirli konularda yeterlilik gerektiriyor.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, nükleer reaktörleri, çocuklarımızı bahçesine oynamaya gönderebileceğimiz bir tesismiş gibi anlatıyor. Ancak bu, enerji kaynağının kirli ve tehlikeli olduğunu değiştirmiyor. Bakanlık da nükleer santrallerin hesaba katılmayan maliyetlerini, kaza risklerini, nükleer yakıt ve atık döngülerinin yol açtığı toplumsal ve çevresel yıkımı, çözüm bulunmamış yüz binlerce yıl tehlike saçacak atık sorunlarını bildiği kadar istihdama dair bu ekonomik gerçekleri de aslında çok iyi biliyor ve nükleer enerjiyi Türkiye ye yutturmak için 300 kişilik dev bir halkla ilişkiler takımı kurma mecburiyetini hissediyor.
Diğer tarafta ise yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği çözümleri nükleer enerjinin tam sekiz katı daha fazla istihdam sağlıyor. Daha somut verilere dayanarak konuşmak mümkün; Greenpeace in Avrupa Fotovoltaik Sanayii Birliği yle [IPEA] beraber hazırladığı Solar Generation 2010 raporuna bakacak olursak, fotovoltaik teknolojisinden edinilen her MW kurulu güç için 30 kişiye iş sağlanıyor. [1] Yani Akkuyu ya kurulacak 4.8 GW lık (net 4 GW diyelim) nükleer santralin yerine 4 GW güneş paneline teşvik verilse, nükleer santralin istihdam edeceği, tüm yan hizmetleriyle, azami 2.500 kişiye karşı 120 bin kişiye iş sağlanmış oluyor.
Ancak bunun gerçekleşebilmesi için hükümetin eski ve kirli teknolojilere sağladığı teşviki temiz enerji teknolojilerine kaydırması ve eski Enerji Komisyonu Başkanı AKP Kütahya Milletvekili Soner Aksoy un hazırlığına öncülük ettiği Yenilenebilir Enerji Kanunu değişikliklerini TBMM den geçirmesi şart. Bu kanun içerisinde bireysel ve kurumsal olarak yenilenebilir enerjilere ilgi ve yatırımı artırmak amacıyla etkin bir tarifeli alım garantisi sistemi var olmalı ve güneş enerjisi için teklif edilen kilovat/saat başına 10 sentlik fiyat çevre ve istihdam açısından faydaları da düşünülerek, dünyadaki başarılı örneklerindeki gibi 20-25 sent aralığına yükseltilmelidir.
Geçtiğimiz 40 yılda milyarlarca dolar harcanan Akkuyu da hâlâ bir nükleer santral yok. Ancak bundan üç gün sonra 14 Kasım Pazar günü Büyükeceli Camii nin panelleri güneşten enerji üretmeye başlayacak, bayram namazında bu enerjiden faydalanılacak. Hükümetimiz ve bürokratlarımız da artık bizim paralarımızı kirli ve işe yaramaz projelere harcamak yerine Türkiye halkının ve doğasının menfaatine olan gerçek, sürdürülebilir çözümlere yönelmelidir.
[1] Greenpeace EPIA: Solar GeneratIon Report 2010
Korol Diker - Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Kampanyası Sorumlusu
www.zaman.com.tr - 12 Kasım 2010