Alman nükleer sektörünün gözü Türkiye`de
Almanya başbakanı Angela Merkel`in iki günlük Türkiye ziyareti, Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin de gözden geçirilmesine olanak verdi.
Türkiye`nin AB üyeliği, Kıbrıs sorunu, Türkiye`de düşünce ve basın özgürlüğü, Türkiye vatandaşlarına yönelik vizenin kaldırılması, çifte vatandaşlık gibi konularda karşılıklı olarak bildik söylemlerin ötesine geçilemezken, bu geziden en karlı çıkan taraf, iki ülkenin iş çevreleri oldu.
Siemens şirketi, görüşmeleri devam eden bir ihalenin Almanya Başbakanı Angela Merkel`in Türkiye ziyareti sırasında karara bağlandığını açıkladı.
Söz konusu ihale çerçevesinde Siemens`in Türk enerji şirketi Cengiz Elektrik`e Karadeniz bölgesinde kurulmak üzere 300 milyon euro değerinde bir doğal gaz kombine çevrim santrali sattığı bildiriliyor.
Alman enerji sektörü bir süredir Türkiye`de de yatırım imkanı arıyor.
Alman nükleer söktörü neden dış pazar arıyor?
Japonya`daki Fukuşima nükleer enerji santralinde tsunami ile bağlantılı olarak yaşanan felakete kadar, nükleer enerjinin ateşli savunucusu olan Merkel hükümeti, bu gelişmeden sonra Alman kamuoyunun da yoğun baskısı üzerine şaşırtıcı bir hızla Almanya`da nükleer enerji üretimini bitirecek yasal düzenlemeleri yapmıştı.
Önümüzdeki 20 yıl içinde nükleer tesislerinin tümüne kilit vurulacak olan Almanya`da, nükleer teknoloji üreticisi firmalar şimdi dış pazarlarda kendilerine yer arıyor.
Erdoğan hükümetinin Türkiye`de nükleer enerji üretimi gerçekleştirmek için her türlü tepki ve uyarıyı göz ardı eden kesin tavrı, özellikle nükleer enerji teknolojisi üreten Alman kökenli firmaların iştahını kabartıyor.
Ancak Türkiye`de, şu anda inşaatı kesinleşmiş iki nükleer santralin ihaleleri tamamlandığı için, Alman enerji devleri Türkiye pazarında en azından şimdilik diğer enerji üretim teknolojileriyle pazar payı kapmaya çalışıyor.
Nitekim Alman enerji devi E-On geçen yıl Sabancı Holding ile ortaklığa gitmişti; enerjide buna benzer Alman yatırımlarının önümüzdeki dönemde daha da artacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Zaten Erdoğan hükümetinin amacı da bu.
Türkiye’nin enerji pazarında daha şimdiden kendine sağlam bir yer edinen Alman endüstri devlerinden biri de Siemens.
Şirket, enerji teknolojisi üretiminin bir kısmını Türkiye`de gerçekleştiriyor ve portföyündeki çeşitli imalat birimlerinde toplam 2700 kişiye istihdam sağlıyor.
Öte yandan Almanya, diğer sektörlerde de Türkiye`nin en önemli dış ticaret ortağı konumunda sahip.
35 milyar ticaret hacmi
İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi son rakamlara göre 35 milyar dolara yükseldi.
Türkiye’nin ithalat yaptığı ülkeler arasında ise Almanya ikinci sırada yer alıyor.
Türkiye de hali hazırda 5 binden fazla Alman firması faaliyet gösteriyor. Bu rakamın bu yıl itibarıyla 5 bin 500`ü aşması bekleniyor.
Nitekim Türk tarafı, Volkswagen başta olmak üzere büyük Alman firmalarını Türkiye`de yatırım yapmaya ikna etmeye çalışıyor.
Başbakan Erdoğan`ın son Almanya ziyaretinde Lufthansa ile THY arasında "stratejik işbirliği" ve yeni ortaklıklar konusunu gündeme getirmişti. Bu konudaki ikili temaslar da devam ediyor.
Rakamlar ve ticari düzeydeki temaslar, iki ülke arasında olumlu ilişkilere işaret ediyor, ancak tarafların yine de birbirlerinden şikayetleri var.
Ankara neden şikayetçi?
Türk tarafı, özellikle Alman otomobillerinin Türkiye de genel olarak çok beğenilmesine ve satış rakamlarının da gayet iyi olmasına rağmen Alman otomobil sektörünün yıllardır hâlâ Türkiye`de üretimine girmemesinden şikayetçi.
Başta Türk hükümeti tarafından Türkiye`de üretim yapması için uzun zamandır sıkıştırılan Volkwagen olmak üzere, Alman endüstrisinin diğer temsilcileri ise, Türkiye`deki yüksek ÖTV`den ve keyfi bürokrasi uygulamalarından yakınıyor.
Buna rağmen Almanya Başbakanı Merkel, Ankara`dan ayrılırken Türkiye`nin ekonomik başarısını övmeden edemedi.
Ekonomik sorunların doğru çözümler eşliğinde ve sabır göstererek pekala çözülebileceğini göstermesi açısından, Türkiye’yi ekonomik krizle boğuşan AB ülkeleri için ``umut kaynağı" olarak da niteledi.
Ayça Tolun / Köln, Almanya
www.bbc.co.uk/turkce
27.02.2013