Yenilenebilir enerji için bir rekor yılı daha

REN21 (Renewable Energy Policy Network for the 21st Century), Yenilenebilir Enerji 2017: Küresel Durum Raporu’nu yayınladı.

 

REN21 (Renewable Energy Policy Network for the 21st Century), Yenilenebilir Enerji 2017: Küresel Durum Raporu’nu yayınladı. Rapora göre 2016 yılında, yenilenebilir enerji kurulumlarında 2015’te olduğu gibi yine rekorlar kırıldı. Üstelik, maliyetlerdeki düşüş sayesinde daha az yatırımla daha fazla yenilenebilir kapasitesi kuruldu. 2017 yılında, yüzde 23 daha az yatırımla, 167 Gwlık yenilenebilir enerji kapasitesi kuruldu.

 

Raporda Türkiye’ye dair çarpıcı bilgileri ise şöyle: Türkiye, Endonezya ile birlikte, jeotermal kurulumunda dünya lideri konumunda bulunuyor. Türkiye, 197 MW jeotermal kurulu gücünü sisteme ekledi. Türkiye, 2016 yılı sonu itibari ile, solar ısıtma sistemleri alanında Çin ve ABD’den sonra, Dünya üçüncüsü konumunda bulunuyor. 2016 yılında sisteme 0.8 GW yeni hidroelektrik kapasitesi ekledi, toplam kapasite 26.7 GW seviyesine ulaştı. 2016 yılında rekor kırarak, 1.4 GW yeni rüzgar kapasitesini sisteme ekledi, rüzgar kurulu gücü 2016 yılı sonu itibari ile 6.1 GW seviyesine ulaştı. Elektriğinin yüzde 33’ü yenilenebilir enerjiden karşıladı.

 

Küresel ekonomide yüzde 3’lük büyüme ve artan enerji talebine rağmen, küresel olarak fosil yakıt ve endüstriyel kaynaklı enerji üretiminden kaynaklanan CO2 emisyonları, üst üste üçüncü yıldır sabit kaldı. Bu doğrudan kömürün zayıflamasına bağlanabilir, ama ayrıca enerji verimliliğindeki gelişmelere ve artan yenilenebilir enerji kapasitesi ile de ilişkilendirilebilir.

 

Depolama teknolojisindeki yenilik ve buluşlar, güç sistemlerine artan bir şekilde esneklik sağlayacak. 2016’da yaklaşık 0,8GW’lık yeni gelişmiş enerji depolama kapasitesi kullanıma hazır olarak, yıl sonu toplamını tahmini 6,4GW’ya taşıyacak.

 

Küçük şebekeler ve bağımsız sistemler için pazar hızlı bir şekilde gelişiyor ve mobil teknolojiler tarafından desteklenen Yaptıkça Öde Sistemli (PAYG) iş modelleri hızla artıyor. 2012’de PAYG sistemindeki güneş firmalarına yatırım sadece 3 milyon dolardı; 2016’da bu rakam 223 milyon dolara yükseldi(2015’de ise 158 milyon dolar).

 

REN21’in Yöneticisi Arthouros Zervos, “Dünya her yıl yenilenebilir enerji kapasitesinde fosil yakıtların toplamından daha fazla artış yapıyor. Bu yılın raporunda(GSR)ki en önemli bulgulardan biri şu ki, cevap bütüncül, sistemik yaklaşımlarda ve bunlar istisna değil kural olmalı. Yenilenebilirler gelişirken kapsamlı teknik araçlarla birlikte altyapıya da yatırım yapmalıyız: talep ve tedarik dengesini ölçen entegre edilmiş birbirine bağlı iletim ve dağıtım ağları, sektör birleştirmeleri(örneğin enerji ve ulaştırma sektörlerinin entegre edilmesi): ve kolaylaştırıcı teknolojilerin geniş bir alana yayılması” dedi.

 

Ama enerji dönüşümü Paris Anlaşması’nın amaçlarını başarıya ulaştıracak kadar hızlı gelişmiyor.

Yatırımlar yetersiz. Yine de yeni yenilenebilir enerji ve yakıt kapasitesine yapılan küresel yatırımlar, fosil yakıtlara yapılanın yaklaşık iki katı, yeni yenilenebilir enerji kurulumuna yapılan yatırımlar 2015’e göre %23 daha düşüktü. Gelişmekte olan ve gelişen pazar ülkelerde, yenilenebilir enerji yatırımları %30 düşerek 116,6 milyon dolara gerilerken gelişmiş ülkelerde %14 düşerek 125 milyon dolara geldi. Yatırımlar devam ediyor ancak yoğunlukla rüzgar ve güneş enerjisine odaklanarak, ancak küresel ısınmayı 2C’nin altında tutmak için bütün yenilenebilir enerji teknolojilerinin yayılması gerekiyor.

 

Ulaştırma, ısıtma ve soğuma sektörleri enerji sektörünün gerisinde kalmaya devam ediyor. Isıtma ve soğutma sektörlerindeki yenilenebilir teknolojilerin dağılımı, bu pazarın tekil ve dağıtılmış yapısının gerisinde kalıyor. Ulaştırma sektörünün yenilenebilir temelli dekarbonizasyonu ise henüz ciddi bir şekilde değerlendirilmiyor ya da önceliklendirilmiyor. Elektrikli araç satışındaki ciddi büyümeye rağmen, esasen batarya maliyetlerinin reddedilmesi yüzünden, bu alanda verimli bir altyapı oluşturmayı ve bu araçların yenilenebilir enerji ile çalıştırılmasını garanti altına almak için pek çok şey daha yapılması gerekiyor.

 

Fosil yakıt sübvansiyonları ilerlemeyi önlemeye devam ediyor. Küresel olarak fosil yakıt ve nükleere verilen sübvansiyonlar, dramatik bir şekilde yenilenebilir teknolojilere verilenden daha fazla. 2016’nın sonunda elliden fazla ülke kömür sübvansiyonlarını kademeli olarak durdurma sözü verdi, ve bazı yenilikler yapıldı, ama bunlar yeterli değil. 2014’de fosil yakıt sübvansiyonlarının yenilenebilir sübvansiyonlarına oranı 4/1 idi. Hükümetler yenilenebilir enerjiye harcadıkları her 1 dolara karşılık, fosil yakıt bağımlılığını sürdüremeye 4 dolar harcıyorlardı.

www.dunyagida.com.tr

21.06.2017

 

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR