Ekonomik Kriz ve Yenilenebilir Enerji

 

Ekonomik krizin oluşturduğu olumsuz sonuçlar sadecee emeklilik ödemelerini değil yeşil ekonomiyle ilgili alçak gönüllü görüşleri de sekteye uğratıyor; pahalı yeşil yatırımlara yönelik devlet desteği azalıyor.  140 Dolardan 40 Dolara düşen petrol ve diğer fosil yakıt fiyatları da yeşil enerjinin cazibesini azaltıyor. Yenilenebilir enerji şirketlerinin halka arzına kadar varacak ciddi bir ekonomik potansiyel kriz nedeniyle beklemeye alınmış durumda.

 

Yeşil enerjinin gelişimini değiştirecek.

Yeşil teknoloji hakkındaki eski görüş, enerjinin çok sayıda küçük, bireysel kaynaklara ve pazar gücünü kullanan yeşil ekonomiye dayanıyordu. Yeşillerin yeni yoluysa yönetmelik ve devletin karşılıksız desteğinden geçiyor. Buna göre, enerji sektöründe çoğunlukla geçerli olduğu üzere, ekonomik krizleri atlatma çaresi olarak daha büyüğün daha iyi olduğu kabul edilirdi. Fakan yenilenebilir enerjide anlayış biraz farklı görünüyor.  Yeşil enerji gelişimini daha çok devlet desteğinden geçiyor.

 

Google nin ana kampüsü olan California da Mountain View kasabasındaki 10 hektarlık alandaki yapıların enerji ihtiyacı güneş pillerinden sağlanıyor.

Google güneş panellerine yaptığı dev yatırımla yenilenebilir enerjiye yeteri kadar kaynak ayrılabilirse güneşin  kömürün yerini alacağı hayalini kurmuştu. Kömür fiyatları Temmuz ayına göre %50 azaldığı ve kömür santrali inşasında kullanılan beton ve çeliğin fiyatının da düştüğü hesap edilirse Google’nin bile yanılmış olabileceğini tahmin etmek zor değil.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen Kriz bile yenilenebilir enerji yatırımlarının gerçekleşmesini tam olarak etkileyemiyor. Yeşil enerji yanlılarının giderek artması, maliyetten çok çevre ve sağlığın ön plana alınması “yeşil”e bir şans daha veriyor. ABD’nin çoğu eyaletinde yeni kömür santrallerinin inşası için onay almak neredeyse imkânsız. Hatta bu santrallerin son derece modern olduğu bilinse bile…  Ayrıca eyaletlerin yarısı elektrik şirketlerini, maliyeti dikkate almaksızın giderek artan miktarda yenilenebilir elektrik almaya zorluyor. Çevreci bir enerji Bakanını göreve getirmeye hazırlanan Barack Obama bu tür uygulamaları ülke geneline yaymayı planlıyor.

 

Karbon Piyasası Gelişemedi

Yeşil ekonomistlerin yeni buluşu karbon piyasası da güçsüz ekonominin tükenenler listesine yazılabilir. Karbon Piyasası, küresel ısınmaya yol açan yüksek karbonlu yakıtlara karşı caydırıcı olabilecek bir pazar fiyatı belirliyordu. Son yıllarda Avrupa ülkeleri karbondioksit emisyonuna bir üst sınır koydu ve şirketlerin emisyon kredisi ticareti yapmasına izin verdi. Ancak “cap and trade” diye bilinen bu sistem yeşil enerjiye pek yaramadı. Avrupa’da geçen yılki emisyon kredileri, enerji şirketlerini kömür yerine daha az karbon salab doğalgaz kullanmaya ikna etmeye yetecek miktarın yarısına bile ulaşamadı.  Yeşil enerji Avrupa’da gelişti, ama bunun sebebi karbon piyasası olmadı. Avrupalı hükümetler cevre kaygıları nedeniyle başta rüzgâr olmak üzere yenilenebilir enerjiye doğrudan kaynak aktarıyor. Rüzgârdan da yüksek bir maliyet taşıyan güneş enerjisi Almanya’da ve Japonya’da görece başarı kazandı. Ama bu ülkelerin güneşlenme miktarlarına bakıldığında solar enerjinin gelişiminde verimlilik değil devlet desteğinin önemli olduğu rahatlıkla anlaşılıyor.

 

Büyük Ölçekli Yatırımlar Gerek

Yenilenebilir enerjide başka bir değişiklik de ölçek olacak. Kendi kendine yetebilen bireysel çözümlerin ağır sanayinin elektrik ihtiyacını karşılamakta yetersiz kaldığı biliniyor. Bu eski düşüncenin örneği her çatıda bulunan minik güneş panelleriydi. Fakat “küçük güzeldir” anlayışı geçerliliğini yitiriyor. Gelişen enerji htiyacını yenilenebilir kaynaklardan sağlamak için romantik bireysel girişimlerin yerini büyük ölçekli rüzgar ve güneş parklarının alaması gerekiyor. Bu nedenle şimdi en büyük rüzgâr enerjisi alanları denizdeki rüzgâr parkları. Kaynak olarak büyük miktarlarda kesik akımlı rüzgâr ve güneş enerjisi kullanılan bir gelecek, bu yüzden küçüğe değil, büyük bir sanayiye geçit verecek. Şebekenin, rüzgârın esmediği zamanlarda da çalışması için enerjiyi depolama yöntemlerinin de gelişmesi gerekecek. Böyle bir dünyada büyük işletmeler küçük ölçekli yeşil enerji sağlayıcılardan daha başarılı olacak gibi görünüyor.

 

Kriz Bitmeden Zor

Çatılara panel takılması gibi, yarattıkları istihdam nedeniyle değerli bulunan bazı yeşil projeler, yüksek emek maliyetinden ötürü ekonomik verimlilikten yoksun olabilir. En kârlı yeşil firmalarsa az sayıda donanımlı işçiye ihtiyaç duyuyor. Yüksek boyutlu bir yeşil ekonomiye geçiş sonuçta milyonlarca kişiye istihdam yaratabilir. Ancak bu, mevcut kriz sona ermeden mümkün değil. Yeşil, çoğu insanın düşlediğinden çok daha farklı görünecek.

Kaynak : www.ALTERNATURK.org

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR