Enerji politikamız …

Enerji tüm Dünya da olduğu gibi, ülkemiz için de çok önemlidir.

 

Enerji tüm Dünya’da olduğu gibi, ülkemiz için de çok önemlidir. Enerji güvenliği; kalkınma, sosyal gelişme, ekonomik ve politik istikrar için şarttır. Bu bakımdan , her ülke gibi, bizim de sağlıklı enerji politikalarımızın bulunması gerekmektedir.

 

Ne yazık ki, şu anda enerjide -tam anlamı ile- dışa (özellikle Rusya ve İran’a) bağımlı durumdayız. Ödediğimiz fatura da çok kabarıktır. (Ermeni açılımı uğruna Azerbaycan’ı küstürmek, bu faturayı daha da kabartacaktır.)

 

Konu ile ilgili çalışmaları, her vatandaş gibi, ben de takip ediyorum. Başarılı olunmasını gönülden diliyorum. Ancak, bazı endişe ve görüşlerimi de aktarmak istiyorum :

 

1-Fosil yakıtlar, tam anlamı ile kartellerin hakimiyeti altındadır. Bu konuda inanılmaz oyunlar oynanmakta, gerektiğinde harpler çıkarılmaktadır. Orta-doğu’daki Asya ve Afrika’daki kaosun temel sebebi de budur. Zira, ABD/Rusya ve AB gibi ülkelerin dış politikalarını yönlendiren temel faktörler, enerjiye hakim olma mücadelesidir.

 

Maalesef, şu anda, Ülke olarak, petrol ve gaz açısından fakir durumdayız. Ya da, bugüne kadar, ciddi aramalar yapmamıza fırsat verilmemiştir. (Meselâ, son dönemde, mayınlı alanlarda, petrol bulunması, dikkat çekicidir.)

 

2-Fosil yakıtlarda fakir olsak da; yenilenebilir enerji kaynakları (güneş / rüzgar / jeotermal / su /  bioenerji) açısından şanslı sayılırız. Ama, ne yazık ki, hidro-enerji dışında, ciddi bir üretimimiz bulunmamaktadır.

 

Hergün, çok sayıda büyük firmanın, enerji alanına yöneldiğini okuyoruz. Peki ama, niçin ortada bir şey yoktur ? Buna, Enerji Bakanlığı mı, EPDK mı engel olmaktadır ?

 

-Rüzgar enerjisi için, çok sayıda talebin olduğunu biliyoruz. Yıllar geçti, EPDK bekletiyor. Niçin ve hangi hakla ?

 

Özerk kurum olmak, keyfi davranma hakkı verir mi? (Mantıklı açıklamaları varsa, bu sütunda aktarmaya , hazırım)

 

-26 Haziran 2008 tarihli MGK toplantısında, enerji güvenliği konusunda biyoyakıtın önemi vurgulanmıştı. Peki hangi tedbirleri aldık ?

 

Hiç olmazsa, AB de olduğu gibi, petrol ürünlerine % 5.7 oranında katkı yapılması mecbur kılınmaz mıydı ? Bioetanol’ün yakıt dışında, sanayi / kozmetik ve gıda sektörlerinde de kullanılması sağlanamaz mıydı ? İthalat önlenemez miydi ? (En son % 10 ila 30 civarındaki gümrük vergisi, güzel bir tedbirdir. Ama yeterli değildir.) (Bu arada , TAPDK’nın bir an önce, yönetmeliklerini bitirmesi ve piyasayı düzenlemesi gerekmektedir.)

 

-Bir avuç istemezükçü ve onlara alet olan üç–beş şarkıcı; Türkiye’nin en önemli baraj yatırımlarına karşı çıkmaktadır.(Yortanlı, Ilısu vb.)

 

Medyanın, belirli kesimi de, sorumsuzca bunlara destek vermektedir. Yargıyı da etkilemektedir. Ne yazık ki, halkımız da suskun / vurdumduymaz ve ilgisizdir. Halbuki, tek bir bardak su bile çok önem arzetmektedir. Mevcut potansiyelin, tümünün, en kısa sürede, değerlendirilmesi, şart olmaktadır.

 

-Güneş enerjisi ile ilgili olarak, yeni teşvikler de bir türlü çıkmadı. Bunların, en kısa sürede ve en yaygın biçimde yürürlüğe konmasında yarar vardır.

 

Rabbim, Ülkemize, bol güneş lütfetmiştir. Biz ise hiç yararlanmıyoruz. (Lütfen; Almanya / İspanya vb. ülkelerdeki uygulamaları inceleyelim.)

 

-Nükleer enerjiyi ise, yıllardır, bir türlü beceremedik. Sınıf atlayamadık. Tek bir santralin temelini bile atamadık. (Nedense ???)

 

Kimseyi suçlamak istemiyorum. Ancak, petrol kartellerinin açık ve gizli oyunlarına; çevreciliği bahane eden protestolar; protestocuların ipinin kimin elinde olduğuna; dikkati çekmek istiyorum.

 

Enerjide bağımsız duruma geçmeliyiz. Kendi ihtiyacımızı, kendimiz karşılamalıyız. Bunun için, her türlü teşviki / desteği ve izni vermeliyiz. Kartellerin ve işbirlikçilerin oyunlarına gelmemeliyiz.

Dr.Burhan ÖZFATURA

www.gozlemgazetesi.com

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR