Berlin deki Uluslararası Gıda ve Tarımcılık Fuarı Yeşil Hafta, başladı. 75. kez düzenlenen fuarda, gıda ve tarımcılık alanlarında faaliyet gösteren şirketlerin ürünleri sergileniyor.
Gıda, tarım ve bahçıvanlık alanında dünyanın en büyük fuarı olan Yeşil Hafta’nın bu yıl 75’incisi düzenleniyor. Fuar o kadar ünlü ki Almanca sözlük Duden’de dahi yer alıyor. Bu yıl 56 ülkeden gelen bin 600 firma, 15 salonda ürünlerini sergiliyor. Buna paralel olarak 300’e yakın da toplantı düzenlenecek. Fuar kapılarını ilk kez 1926 yılında ziyaretçilere açmıştı. Berlin Fuarcılık Genel Müdürü Christian Göke, o yıllarda, fuarın sadece yerel özellikler taşıdığını anlatıyor : “ Tereyağı yapan kadınların bulunduğu, ürünlerin şekillendirildiği, tarım ürünlerinin sergilendiği bir yerdi. Yeşil Hafta’nın başlangıcı böyleydi; yerel bir ticaret borsası gibi. Orada kentliler tarafından bilinmeyen, kaba çuhadan yapılmış giysiler taşıyan çok sayıda insan vardı. Bugün de hâlâ kırsal bölgelerde ve avcılıkta giyilen yeşil çuhadan paltolar. Bu yeşil paltolar daha sonra, diğerlerini, kentli Berlinlileri, bir çeşit kaba bir isim vermeye sevk etti. İşte böylece Yeşil Hafta doğmuş oldu. “
Yeşil Hafta, bugün tüketicileri çeken ve en son ürünlerin sergilendiği önemli bir fuar. Bu yıl 400 bin ziyaretçinin beklendiği fuarda birbirinden lezzetli tatlar da sunuluyor: Açık havada kurutulmuş bizon eti, ipek otundan üretilmiş Macar balı, Uzak Doğu’dan suşi çeşitleri, Avustralya da yaşayan küçük boylu bir tür devekuşundan yapılan biftek, bunlardan sadece bir kaçı.
60 tarım bakanı buluşacak
Bahçe bölümünde ziyaretçileri çiçeklerin ihtişamlı görüntüsü beklerken, hayvanların sergilendiği salonda da inek, at, koyun, domuz, geyik ve tarımcılıkta kullanılan diğer tüm hayvanlar yer alıyor. Yeşil Hafta aynı zamanda, uzmanlar için de bir tartışma platformu niteliği taşıyor. Hafta sonunda dünya genelinden 60 tarım bakanı fuarın kongre salonunda bir araya gelerek, iklim değişikliği ve dünyadaki beslenme sorunlarını tartışacak. Toplantıya katılacaklar arasında Alman Üreticiler Birliği Başkanı Gerd Sonnleitner de var.
“ İklimin korunması, elbette gıda güvenliği ve enerji temininin yanında zamanımızın en büyük problemlerinden biri. Tarım, iklimin ısınmasından önemli derecede etkilenecek alanlar arasında bulunuyor. Ekilebilir alanlar, ürünler, kalite, bitki ve hayvanlardaki hastalıklar ve özellikle de hava durumundaki düzensizlikler üzerindeki etkisi aşırı derecede artıyor. Dolayısıyla biz tarım ve ormancılık işletmeleri, iklim değişikliğiyle yakından ilgileniyoruz. “
Hayvancılıkla ilgili söylemlere tepki
Tarımcılığın, iklime zarar veren gazların salınımındaki oranı yüzde altı. Özellikle de hayvancılık, geniş arazilerde yoğun gübre kullanılarak hayvan yemi yetiştirilmesi nedeniyle, iklim değişikliğinin baş sorumluları arasında. Sığırlar iklime en çok zarar veren ve güçlü bir sera gazı olarak bilinen metanı üretiyorlar. Bu sebeple çevreciler et tüketiminden kaçınılmasını talep ediyor. Federal Almanya Tarım Bakanı da bu talebe destek vermişti. Bakan beyanatları yüzünden Üreticiler Birliği Başkanı tarafından eleştiriliyor : “ Geviş getiren hayvanlardaki doğal ama yine de iklime zarar veren metan salınımı nedeniyle et yenmemesini tavsiye edenler, bir daha sağlıklı süt de bulamazlar. Bu zatlar, bölgemizdeki sığır, koyun ve keçilerin atmosferdeki karbondioksite bağlı olan çimeni, hayati derecedeki önemli proteine dönüştüren tek canlılar olduğunu unutuyorlar. Dünya iklimi, yemekten kaçınılmasını tavsiye ederek kurtarılamaz. “