Bölgemizde tarım ve hayvancılık bitecek

Av. İsmail Hakkı Atal, Erzin narenciye bahçelerindeki ürünlerin asit yağmurları nedeniyle dalında çürüdüğünü, bölgede 17 Termik Santral kurma çalışmalarının dehşet verdiğini söyledi.

 

Sugözü termik santralinden kaynaklandığı savunulan asit yağmurları sonucunda Erzin narenciye bahçelerindeki ürünlerin dalında çürümesine tepki sürüyor. Bölgede 17 adet yeni termik santral kurulma girişimi karşısında dehşete düştüklerini vurgulayan Türkiye Çevre Platformu Temsilciler Meclisi üyesi ve Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri gönüllü avukatı İsmail Hakkı Atal, Doğu Akdeniz in geleceğini kurtarmak için  çalışmalar yaptıklarını bildirdi.

 

Konuyla ilgili basın açıklaması yapan Av. Atal, geçtiğimiz günlerdeki yağmurlar sonunda Erzin ve yöresindeki narenciye bahçelerindeki ürünlerin yüzde 80 inin dalında çürüdüğünü hatırlattı. Yağmurun, hayat ve su anlamına geldiğini ancak Çukurova da ve İskenderun Körfezi nde yağmurların toprağa hayat veren su olarak değil, toprağı, ekmeği, narenciyeyi çürüten asit olarak yağdığını savunan Atal, "Sadece  Sugözü termik santralinde yılda 3 milyon ton, günde yaklaşık bin ton kömür yakılmakta ve sonucunda çıplak gözle görülen zehirli SO2 (kükürtdioksit), NOx (azotoksit) gazları çıkmaktadır. Bu zehirli gazlar, rüzgarın sürekli estiği senede 350 gün boyunca Ceyhan, Erzin, Osmaniye üzerine dağılmakta ve H2SO4 (sülfirik asit) olarak yağmurla toprağa düşmektedir. Nitekim bu hususlar Sugözü Termik Santrali nin ÇED raporunda da belirtilmiştir. ÇED raporunun (5.59) nolu bölümünde fuel-oil ve kömür kullanımı sonucu atık kükürtoksit (SOx) ve azotoksit (NOx), karbonmonoksit (CO) toz ve küllerin ortaya çıkacağı, (5.98 ) nolu bölümünde ise atmosfere atılan SO2 gazlarının sülfirik asite (H2 SO4) dönüşerek tarım alanlarına zarar vereceği belirtilmiştir" dedi.

 

"NEREDEYSE HER EVDE BİR KANSER VAKASI VAR"

Dünyadaki en gelişmiş termik santrallerde dahi bu zehirli  gazları tutacak bir sistem bulunmadığını elektro statik filtrelerin sadece kömür tozlarını tutabildiğini, bu zehirli gazların ya rüzgarla ya da yağmurla toprağa, narenciye bahçelerine, içme sularına zarar verdiğini savunan Atal "Ve kanserojen yüklü bu zehirler çocuklarımızın geleceğini  tehdit etmektedir. Yani termik santrallerin kurulu olduğu bölgede sağlıklı insan, hayvan ve bitki örtüsünden bahsetmek hayaldir. Bu gün Sugözü termik santralinin yanıbaşındaki Sugözü köyünde sakat kuzular doğmaktadır. Küçük ve büyükbaş hayvanlar düşük yapmakta, ölü yavrular doğurmaktadırlar. Termik santral gazlarının üzerinden geçtiği Gölovası köyünde neredeyse her evde bir kanser vakası vardır."

 

"KENDİ ÜLKELERİNDE YAPAMADIKLARINI BÖLGEMİZDE YAPIYORLAR?"

Bölge halkının geleceğini tehdit eden asıl tehlikenin Sugözü termik santrali gibi yan yana  17 adet daha termik santral yapılmak istenmesi olduğuna işaret eden Atal, şunları söyledi:

 

"Yumurtalık ta kurulu Sugözü"nün yanına 5 tane, Ceyhan"a 1 tane, Erzin e 4 tane, İskenderun ve Hatay a 5 tane, Mersin e 2 tane  daha termik santral için Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu şirketlere lisans vermiştir. Tek bir Sugözü dahi İskenderun Körfezi ne, narenciye bahçelerine büyük oranda zarar vermişken 17 tanesi kurulduğunda bölgedeki tarım hayvancılık bitecektir. 17 tane termik santral daha yapılacak olursa yüzbinlerce insan sadece termik santraller yüzünden kanser olacaktır. Bilimsel verilere göre 1 termik santral tek başına 2 milyon otomobilin ürettiği zehirli gaza eş değer  gaz üretmektedir.

 

Bugün AB ülkeleri ve ABD"de  çevre mevzuatları termik santral kurulmasına izin vermemekte, bu ülkeler rüzgar ve güneş enerji sistemleri kurmakta, kendi ülkelerinde kuramadıkları tanesi 1,5 milyar dolar olan termik santralleri ise Türkiye gibi ülkelere kurmaktadırlar. Batının çöpe attığı teknolojiyi Türkiye"ye yığmanın araçlarından birisi de ne yazık ki Dünya Bankasıdır. Çünkü Dünya Bankası kredi verilecek ülkeler listesine aldığı Türkiye"ye yapılacak bir termik santral için maliyetin yüzde 80 ini  kredi vermektedir. Ancak aynı termik santral  Almanya, Fransa gibi  ülkelere yapılmak istenirse 1 TL dahi kredi verilmemektedir. Nitekim son dönemde Türkiye deki termik santral sahibi şirketlerin çoğunlukla Alman ve Fransız şirketleri olduğu görülmektedir. Diğer yandan çok ilginçtir ki; AB ye alınacak olsa çevre mevzuatı gereğince artık  termik santral yapamayacak olan Türkiye"nin üyelik sürecini tıkayanlar ise en başta Almanya ve Fransa dır.

 

"SON BALIK ÖLMEDEN, SON AĞAÇ KESİLMEDEN, SON NEHİR KİRLENMEDEN..."

Bizler çevre gönüllüsü avukatlar olarak kamu görevimizi yerine getiriyor ve artık Çevre mücadelesi olmaktan çıkan yaşama mücadelesi haline gelen bu konuda Doğu Akdeniz"de Mersin den Hatay a kadar yaşayan halkımızı uyarıyoruz. Bölge halkı olarak termik santrallere karşı çıktıkları takdirde Dünya Bankası şirketlere kredi vermemektedir. Bu termik santraller kurulduğu takdirde hiçbirimiz bu bölgede  yaşayamayacağız. Gideceğimiz başka yer de yok çünkü EPDK Türkiye nin her yerinde 60 a yakın termik santrale lisans vermiştir. Üzerimizdeki tehlike bu derece önemlidir, yaşamsaldır. Bugün narenciye bahçelerini çürüten, kuzuların  sakat doğmasına neden olan asit yağmurları, yarın insanları öldürecektir.  Koca bir ülkenin sağlıklı gelecek nesiller yetiştirebilme olanaklarının elinden alındığı bir Türkiye"ye doğru adım adım götürülmek isteniyoruz.

 

Bütün bu olumsuz gelişmelere karşı, termik santrallerle ilgili çeşitli davalarda çevre örgütlerine ve bölge halkına hukuksal destek veren bizler bundan sonra da termik santrallere karşı mücadele sürecinde "son balık ölmeden, son ağaç kesilmeden, son nehir kirlenmeden" çevre örgütlerine ve bölge halkına gereken desteği vereceğiz."

www.yeniadana.net

20 Ocak 2011

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR