Özellikle dış ticaret açığı odaklı cari açığın oluşmasına sebep olan kalemlerden biri olarak gösterilen enerji ithalatı konusu yine gündemde. AK partinin 100. kuruluş yıldönümü hedefleri arasında en iddialı maddelerden biri olan enerjide Türkiye Cumhuriyeti’nin, 2023 yılına kadar ülkedeki tüm hidrolik potansiyelin ekonomiye kazandırılması, rüzgarda 20 bin Megavata (MW) ulaşılması, jeotermalda 600 MW, nükleer enerjinin toplam enerjide ki payının en az % 10’a çıkarılması gibi hedefi ile şu an enerjide ki %74 olan dışa bağımlılığı daha makul seviyelere çekme hedefi için yenilenebilir enerji kaynakları için yapılan girişimlerin düşük seviyede olduğu ortada.

 

Şu an ki 50 bim megawaat’lık enerji kapasitesi, nüfus ve ekonomik gelişmişlik ile doğru orantılı artıyor. Türkiye doğalgazda % 97 oranında dışa bağımlı durumda üstelik dünyaca ispatlanmış petrol rezervlerinin % 73üne, gaz rezervlerinin % 72sine sahip bölgelerle en yakın komşu oluşu bile bağımlılığı minimize etmiyor. Petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıt maliyetlerinin artması ile fosil yakıt ihraç eden ülkelerin önünde iki seçenek kalıyor; nükleer enerji yada yenilenebilir enerji.

 

Kaçak elektrik kullanımı sebebiyle santrallerden üretilen enerjinin bölgelere göre %40a

varan kayıplara ulaştığı Türkiye’nin nükleer santral macerası tam 40 yıldır bir türlü çözülemedi. Son olarak Mersin Akkuyu’da yapılacak olan nükleer tesis için, her biri 1200 megavat gücünde olacak 4 reaktör kurulması kararlaştırılmıştı. Projeyi yap-işlet modeli yapmayı üstlenen Rus Superfin firması ile fiyat konusunda anlaşamayan Ankara , fiyatı yarı yarına indirmeyi kabul ettirerek hafta içi nihayet anlaşmaya vardı.

 

Anlaşma ile, Rus Superfin firmasının ilk fiyat teklifi olan 1 kilowatt saati 21.13 $’dan, 12.35 $’a, 15 yıllık sabit fiyat garantisi ile sonuçlandı. Japonya’daki deprem ile tekrar gündeme gelen nükleer santrallerindeki güvenlik tehtidine son olarak Almanya ülkedeki reaktörleri kapatma kararı almıştı. Çevre kuruluşlarınca sürekli eleştirilen Akkuyu santralinde olası bir tsunami tehlikesine karşı sismik incelemeler 2012 ortasına kadar devam edecek. Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu almaya hak kazanması durumunda 2013’de yapımına başlanacak tesisin; 2019 yılında, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının % 8’ini karşılayacağı öngörülüyor.Yenilenebilir enerji kanununun geçişinin ardından yenilenebilirenerji kaynaklarından rüzgar, güneş ve jeotermal enerjilerinin Türkiye’nin acil enerji politikasına dahil edilmesi gerekiyor.

www.nationalturk.com

22.08.2011

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR