Avrupa Birliği, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da yapılacak uluslararası iklim zirvesine iki hafta kala Çin ve ABD üzerindeki baskıyı artırdı. AB somut hedefler belirlenmesini istiyor.
7 - 18 Aralık tarihleri arasında BM öncülüğünde Kopenhag’da düzenlenecek Dünya İklim Zirvesi’nde karbondioksit salınımlarına bağlayıcı sınırların getirilmesi beklenmiyor. AB Çevre Bakanları da bu konuda somut adımlar atılmayacak olmasından endişeli.
Brüksel de bir araya gelen birlik üyesi ülkelerin bakanları, Kopenhag Zirvesi nde hem sanayi ülkeleri hem de kalkınmakta olan ülkeler için karbondioksit salınımlarına sınırlama getirilmesi kararının alınması gerektiğini belirtti. Bakanlar ayrıca, üçüncü dünya ülkelerinde iklimin korunması çalışmaları için de mali kaynak ayrılmasını istedi.
Almanya Çevre Bakanı Norbert Röttgen Brüksel’deki Çevre Bakanları toplantısında yaptığı konuşmada, iklim koruma hedeflerinden vazgeçilmemesi gerektiğini vurguladı. Röttgen, ana hedefin 2050 yılına kadar küresel ısınmanın 2 dereceden fazla artmaması olduğunu kaydetti.
Röttgen, “ Kopenhag’da başarı sağlanması zaruri bir ihtiyaç, çünkü başarısızlık ilk olarak iklim değişikliğinin felakete varan sonuçlarına katlanacağız anlamına gelir. İkinci olarak ise bu ekonomilerin modernleşmesi ile ilgili bir konu. Söz konusu olan teknolojik alanda liderlik ve yeniliktir. Hem ekolojik hem de ekonomik nedenlerden dolayı, bu konferansın başarısızlığa uğraması, ihtimal dahilinde bile olmamalı. Başarı kesinlikle sağlanmalıdır ” dedi.
Başarı ölçütü
Ancak bu başarı tam olarak neyle ölçülmeli ? Hükümetlerin Kopenhag’daki zirvede iklim koruma için bağlayıcı hedefler konusunda uzlaşmalarıyla mı, yoksa süresi 2012 yılında dolacak Kyoto Protokolü’nün yerini alacak nihai sözleşmenin ertelenmesi de bir başarı sayılabilir mi ? AB Dönem Başkanı İsveç’in Çevre Bakanı Andreas Carlgren’e göre, konuya dar bir çerçeveden bakmamak gerekiyor. Carlgren, “ Bazıları iki adımdan bahsediyor. Ancak biz Kopenhag İklim Zirvesini, yegâne adım olarak görüyoruz. Burada içeriksel olarak tüm hedefleri kapsayan bir uzlaşı öngörüyoruz ki, bunun, daha sonra hukuki bir metne dönüşmesi de mümkün ” dedi.
Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Alman Bakan Röttgen ile İsveç Çevre Bakanı Andreas Carlgren.
AB yalnız bırakılmamalı
AB hali hazırda zararlı sera gazı emisyonunu 2020 yılına kadar yüzde 20 oranında düşürmekte kararlı. Ancak diğer ülkelerden de benzer yönde adım atılırsa zararlı gaz salınımını yüzde 30 oranında azaltmaya da hazır. ABD, Çin ve diğer bazı ülkeler henüz kendilerini sınırlayıcı bir yaklaşım ortaya koymadı. AB Konsey Dönem Başkanı İsveç’in Çevre Bakanı Andreas Carlgren, “ AB bu konuda yalnız bırakılmamalı ” diye konuştu ve şunları kaydetti : " Diğerlerini de daha fazla çaba göstermeye çağırıyoruz, zira Kopenhag’da varılacak uzlaşmada 2050 ye dek küresel ısınmanın iki dereceden fazla artmaması hedefine bağlı kalınması gerekiyor. ”
Bilim insanlarına göre dünyamız için iki derecelik ısı artışı üst sınır anlamına geliyor. Zira yerkürenin daha fazla ısınması, iklimin tamamen kontrolden çıkması anlamına geliyor.
Birleşmiş Milletler e bağlı İklim Sekreteryası Başkanı ve iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki başmüzakerecisi Yvo de Boer ise yeni bir iklim sözleşmesinin imzalanacağından umutlu ve bu konuda özellikle AB ye güveniyor. De Boer, “ Özellikle Avrupa dan beklentim, Kopenhag da başarı sağlayabilmemiz için elini ortaklarına doğru; ABD ye ve kalkınmakta olan ülkelere uzatmasıdır. Bu doğrultuda, Avrupa nın emisyonların yüzde otuz azaltılması hedefi için şartların uygun olup olmadığına netlik kazandırması çok önemli. Ayrıca Avrupalı liderler, yoksul ülkelere yapılacak kısa ve uzun dönemli mali yardımlar konusuna da açıklık getirmeli. ” dedi.
www.dw-world.de/dw / 24 Kasım 2009