Çin in süper güç olduğunu ispatlayan adımlar …
Forbes, artık süper güç olarak kabul edilen Çin in bu noktaya gelirken uyguladığı ekonomik ve siyasi politikalarla bu tanımlamayı ne kadar hak ettiğini masaya yatırdı.
Forbes ta yayımlanan analizde, İdeolojik olarak ABD nin karşıtı olan Çin’in, demokrasilerin işbirliği yapmaktan kaçınacağı İran ve Sudan gibi ülkeler ile petrol sağlamak amacıyla ortaklık yaptığına işaret edildi.
Analizde, Çin in bunun yanı sıra finansal kriz sırasında Fransa ve İngiltere gibi ülkelerle milyarlarca dolarlık kontratlar yaparak ABD nin geleneksel müttefikleri üzerinde dahi etkisini artırdığına da dikkat çekildi.
Forbes, Çin in 100 milyar doları aşan karşılıklı ticaret ile Brezilya ve Ortadoğu ülkelerinin en büyük ticari ortağı haline gelerek, ABD nin yerini aldığını vurguladı.
Altyapısı Çin tarafından inşa edilen Afrika da 750 binden fazla Çinli işçi bulunduğu, Başbakan Wen Jiabao ve Dünya Bankası yetkililerinin Afrika da fabrikalar kurulması için görüşmeler yürüttüğü de analizde hatırlatılan noktalar arasında yer aldı.
MARKA YARATMAK YERİNE SATIN ALMAK
Çin, Toyota ve Sony gibi markalar oluşturmanın yıllar alması nedeniyle, Batılı markaları satın almanın daha avantajlı bir yol olacağı düşüncesini benimsiyor.
Dergide bu konuya da değinilerek, Çinli firmaların geleneksel olarak fiyat rekabetine girdiği ve bunun hızla değiştiği kaydedildi. Makalede sabırsız ve agresif olarak nitelenen Çinli şirketlerin, küresel krizi kullanarak satın almalar ile küresel çapta genişlemelerini hızlandırmayı planladıkları ileri sürüldü. Nakit zengini Çinli şirketlerin hedef tahtasında ise özellikle ABD ve Avrupa bulunuyor.
TAKLİTÇİ ALGISI KIRILIYOR
Çin in teknolojik yenilik merkezi olarak ortaya çıkışı makalede bu ülkenin süper güç olduğunu gösteren başka bir işaret olarak değerlendirilirken, analistlerin Çinlilerin sadece ürünleri taklit etmede başarılı olduğunu düşünmesine rağmen, bu durumun geçerliliğini kaybettiği savunuldu.
Çin, temiz teknoloji alanında risk sermayesinin başlıca adresi oldu. Çin hükümeti de çevre kirliliğinin yarattığı sosyal maliyetleri azaltmak için yenilenebilir enerji alanındaki yabancı yatırımları aktif biçimde destekliyor, hatta Çin ABD’ye bile rüzgar enerjisi teknolojisi ihraç etmeye başladı.
Forbes’a göre, temiz enerji araştırmalarına her ay 9 milyar dolar harcayan Çin, gelecek 5 yıl içinde dünyanın rüzgar ve güneş enerjisinden en çok elektrik üreten ülkesi haline gelecek.
BEYİN GÖÇÜ TERSİNE DÖNDÜ
Bush yönetiminin zorlaştırıcı vize politikalarına gönderme yapan dergi, ABD ekonomisinin kötüleşmesiyle iyi eğitim almış Çinlilerin ülkelerine dönmeye başladığına dikkat çekti.
Dergide, yurt dışında hâlâ eğitim gören Çinli sayısının 1.5 milyondan fazla olduğu belirtilirken, 1980 ile 1990 yılları arasında ABD’ye göç edenlerin Silikon Vadisi’nin gelişmesinde katkı sahibi olduğu vurgulandı.
POLİTİK GÜÇ
Forbes, Çin’in ekonomik açıdan güçlenmekle kalmadığı, aynı zamanda politik gücünü küresel çapta kullanarak daha fazla sorumluluk aldığı görüşüne de yer verdi.
Kopenhag’da yapılan iklim konferansında sert tutumuyla öne çıkan Çin, küresel krize karşı işbirliği sürecinde G-20 içinde liderlik rolüne soyundu. Gelişmekte olan ülkelerin başını çeken Çin’in, G-20’nin zenginler kulübü G-8’in yerini almasında da önemli pay sahibi olduğu ifade edildi. Dergide, Çin’in Kuzey Kore’ye ilişkin çabaların da kilidi olduğuna değinildi.
Makalenin sonunda “Çin in yıllardır yükselen bir dünya gücü olduğu konuşuluyor, oysa Çin pek çok bakımdan tam bir güç olarak ortaya çıktı” denildi.
www.hurriyet.com.tr / 16.12.2009