Kanunsuz!

Kanunsuz ! Kanunsuz ! Böyle bir başlık atınca birden aklıma nedense bugünlerde ki anayasa tartışmaları gelmedi de, kovboy filmlerindeki vahşi batı ortamı geldi. Pis gülüşü ve kirli sakalı olan bir El Guapo. Aslında vahşilik açısından birbirlerinden geri kalır yanları yok ama vahşi batı ortamının 100-150 yıl öncesinde yaşanmış olması onu daha kabul edilebilir kılıyor.

 

Neyse ki kanunsuz ortamlardan bahsetmek için o kadar eskiye ve uzağa gitmeye pek gerek yok diyerek hemen konuyu fazla döndürüp dolaştırmadan gene YEK e getireyim. Çünkü devletin en üst kademeleri ve toplumun bu konularla yakından ilgilenen bir kısmı Anayasamız ile uğraşırken, enerji bürokrasisi ve toplumun bu konu ile ilgilenen zavallı ama mağrur kısmı olan bizler de kendi anayasamızı bekleyip duruyoruz. Acaba iyi mi ediyoruz, boşuna mı bekliyoruz, beklemesek daha mı iyi olur, yerlimiz yabancımız maddi ve manevi bu kadar yatırımı boşuna mı yaptık, devlete ve onun görev adamlarına boşuna mı bel bağladık ve güvendik ? Daha birkaç gün önce "Kanunu kesin geçireceğiz, desteğimiz tam" diyenler yarın meclis tekrar açıldığında ne diyecek, daha doğrusu biz onlara ne diyeceğiz ? Bu bir yalancı çoban olayı mıdır, yok olmuş güven ve inanç ortamı sağlanabilecek midir ? Yoksa esas düşünce esas gürültünün koptuğu PV fiyatının şebeke fiyatı ile eşleşeceği zamana kadar beklemek midir, taktik bu mudur ? Nasıl olsa ilk kanunun çıkışından itibaren 5 sene geçti, bir 3-5 sene daha bekleriz.

 

Peki kim ne istiyor ?

Bu işin iki tarafından biri olan yatırımcı temelde sadece bir fiyat istiyor. Bununla birlikte, yatırımcı bıkkınlıktan sanki artık eskisi gibi rakam odaklı olmayı bırakmış, olsun da ne olursa olsun havasına girmiş. Sanırım artık ne kadar ziyaret edersen et, ne kadar rapor hazırlarsan hazırla tepedekilerin kendi sabit fikirleri olduğu gerçeğini kabul ettiler. Yalnız burada şu nokta önemli. Geçen sene taslak hazırlandığında 25-20 eurocente düşük diye karşı çıkanlar, orada şu fiyat var burada şu fiyat veriliyor bu rakamlarla bizim PV sektörü çalışmaz diyenler, şimdi yarısına fit olmuş da ne olursa olsun kanun çıksın yeter der hale gelmişler veya tehlikeli bir şekilde bazıları üzerinde böyle bir intiba bırakmışlar. Hal böyle iken, "malın kalitesi, menşei beni bağlamaz ben fiyatına bakarım, bak üç kuruşa da var, bu fiyata da bu kadar sene de geri dönüyor, zaten fiyatı da düşüyor da düşüyor, olur olur bu fiyata da kurulur" diyenlere iyi bir koz veriliyor. Zaten fiyat ne olursa olsun bu işe girecek birtakım değişik! sermaye kaynakları da her zaman bulunuyor. Birileri o kanaate varmış olacak ki, madem bu fiyatlara da oluyor geçen sene iyi ki o fiyatları vermemişiz diyenler çok çıkmıştır eminim.

 

Kanunsuz bir yaşama alışmak ?

Kanunsuz bir enerji piyasası ! Çok mu yasadışı ve kışkırtıcı ? Enerji sektöründe yapılan kanunların, çıkarılan yönetmeliklerin çok ta önemi var mı acaba. Onlar olmadan hareket edilmiyor mu ? Örneğin Enerji Verimliliği Kanunu çıktı da sektörde ne değişti, BEP çıktı da kaç tane yeni bina nu yönetmeliğe uyarak yapılmaya başlandı. Denetleme sağlam mı ? Kombiyi, merkezi sistemi kim denetliyor ? Toplam bina yatırımının %10 u kadar enerji temiz enerji, kojenerasyon vs yatırımını kim nasıl yapar ? EVD şirketleri seçildi de ne oldu, kaç tanesi nispeten kolay yolu seçip eğitim yapmak yerine yatırım yaparak gidip sanayide, evlerde etüt yapıyor ?

 

Elbette kanunsuz bir ortam olmaz, elbette bazı yasal düzenlemeler lazım ama biz anlaşılan bu şekilde bekleyerek bir sektörü geliştiremeyeceğiz. Beklediğimiz sadece fiyat teşviği midir ? O geldi mi her şey çözülecek mi ? Rüzgarla ilgili her şey çözüldü mü, kanun çıktı 5-5,5 euro cent gibi garip bir alt üst limitle fiyat çıktı, sebepler muhtelif ama toplasan sadece 1000 MW civarı kurabildik. TEİAŞ EPDK ya, EPDK Bakanlığa, Bakanlık ta daha yüksek Bakanlara, bütçeye, meşhur lobilere hatta yabancı yatırımcıya doğru yanlış bir şekilde takılıp duruyor.

 

Bu arada paramız yok ama nükleere veriyoruz, AB ye girelim diyoruz ama 2020 deki %20 zorunluluklarına uymak için çaba göstermiyoruz, Kyoto diyoruz mekanizmaları kuramıyoruz vs vs. O zaman madem ki bazı ülkeler gibi yenilenebilir enerji için fiyat teşviğini de içerecek şekilde bir yasal düzenleme oluşturamayacağız o zaman devlete bel bağlamadan teşvik almadan bazı yollar bulmak gerekmez mi, bunun yolu nedir, var mıdır, yok mudur ?

 

Güneşten elektrik üretecek santraller kurup ta devlete PMUM dan değil de daha yüksek fiyattan elektrik satmanın başka yolu yok mudur ? Fiyatların daha da düşmesini bekleyip devletten kurtulmanın başka çaresi yok mudur ? Kendisi için elektrik üreteceklerin fazla elektriğini yüksek fiyattan almadan sadece mahsuplaşma yoluyla bu işe devam etmenin yolu yok mudur ? Yatırımın geri dönmesi ne kadar uzar ?

 

Yılan hikayesine dönen diğer bir hikaye olan 500 kW altı lisanssız sistemlerin yönetmeliğini fiyat desteği olmadan çıkarmanın bir yolu yok mudur ? Ben fabrikamda üreteyim, kullanmadığım zaman şebekeye vereyim sonra ihtiyacım olduğunda şebekeden çekeyim, karşılıklı ay sonunda mahsuplaşayım. Rüzgarda çalışabilecek bu sistem güneşte veya diğerlerinde ne derece çalışır ?

 

Rüzgar da zaten bu fiyattan yaşıyorsun, PMUM a veriyorsun, neden daha yüksek fiyat vereyim diyen Bakanlığa nasıl karşı çıkılır ? Dün PV için 25 euro cente az diyordun, şimdi ona uygun diyorsun, bak biraz daha bekle fiyat düşecek diyenlere ne diyeceksin ve en önemlisi yarın elektrik tarifelerine yenilenebilir enerjilerin finansmanı için birkaç kuruş zam yapılsa, bu zammın geri alınması için birileri dava açsa ne diyeceksin ? TRT ye değil bana ver demek yeter mi ?

 

Sonuç olarak, maalesef bu ülkeye özgü çözülebilecek / çözülemeyecek birçok problemimiz var ama görülen o ki yüce devletimiz temiz enerjiye destek vermeyecek, verse de güdük kalacak. Peki ne yapacağız, kendimiz cevapları kestirip çözümü bulabilecek miyiz ? Aslında tamamen soruyla dolu bu yazıdaki soruların çoğunun cevabını herkes gibi bende biliyorum ama cevabı bilmek olayı çözmüyor. Ortaçgil in bir şarkısındaki "Anlamak çözmeye yetmez" cümlesi tam da buraya uyuyor.

Mürşat ÖZKAYA / www.yesilekonomi.com / 07.08.2010

BU BÖLÜMDEKİ DİĞER BAZI BAŞLIKLAR